24 Eylül 2015 Perşembe

Illuminati Etiketli Yazılarla İlgili

Konunun aslı burada canlar, elimden geldiğince blog'a taşımaya çalıştım.

Bilen bilir, Illuminati'yi olabildiğince mantık çerçevesinde ve komplo teorilerinden uzakta anlatmaya özen gösteriyorum. "hep amarikanın oyunları bunlar abuuu" kıvamında sikimsonik kahve muhabbetlerine girmiyoruz burada. Saksı değiliz biz.

Fazladan bir kişiye ulaşsam o benim mutluluğumdur, konu bundan ibaret.

İyi diyosun da hacı bir milyon tane yazı var hangisinden başlayacaz derseniz, konuyu hiç bilmeyenler en alttan yani İllüminati'ye Giriş'ten başlasınlar hatim etmeye. Oradan da sırayla yukarı doğru çıkarsınız işte.
Hacı bunları biliyoruz yeeaa diyenler için özellikle tavsiye ettiğim yazılar: Satanizm İle Bağlantıları, Hristiyanlık ve Pagan Dinleri Benzerliği I, İnsan Hayatını Kontrol Altında Tutma,Battle Los Angeles Filmindeki Sübliminal Mesaj Zeitgeist Hakkında, Ateizmin Özendirilmesi I,Reptilian Teranesi, Reptilian Teranesi II, Yeni Dünya Dini: New Age. Michael Jackson ve MTV yıldızları, UFO, Semboller ve Cinler +18, Tesla, HAARP ve Illuminati

Bunların bazılarını yazmam günlerimi aldı ciddi söylüyorum, özellikle şu son New Age yazısını sırf klavyeye dökmem 2 günümü aldı, diğer tüm tespitler ve psikopatça araştırmalarım ise aylarımı aldı. Amacın ne dalyarak dünyayı sen mi kurtaracan derseniz eğer...

"Dünyada görmek istediğin değişimin bir parçası ol." - michael sikkofield

"ehehehehehe" - David Rockefeller

http://michaelsikkofield.blogspot.com.tr/2011/04/selam-kaynataszlar.html

Yeni Dünya Dini: New Age

Yazının uzunluğu sizi korkutmasın sadece 15 dakikanızı ayıracaksınız. Bazı linklere tıklamanız gerekecek, video`lardan ziyade site linklerine üşenmeden bakın, yoksa anlattıklarım bi sike yaramaz. En uzun yazım olacak muhtemelen, yazmam 2 gün sürdü amına koyim. Fakat pişman olmayacaksınız ibneler, deşifre ekibi tadında gerçekler su yüzüne çıktı, biliyosunuz Karagümrük çocuğuyum sözüm senet ehehe

Şu illüminati oyun kartlarını biliyor musunuz? Hani 1995 yılında piyasaya sürülmesine rağmen, 11 eylül saldırılarından japonya depremine kadar birçok olayı gösteriyor. Oyunun ismi zaten"illuminati - new world order". Taşak geçmiyorum gerçek, tüm kartları indirdim psikopat gibi yüzlercesine baktım, her biri ayrı dellendirdi beni. O yüzden siz bulaşmayın bu işlere sinir harbi yaşarsınız. Ben yine de örnek teşkil etmesi açısından birkaç fotoğraf koyayım konuya fransızlar için.



Ve çok daha fazlası da var, earthquake projector yani deprem yapabilmeyi öngöreninden tut, geçen seneki şu faaliyete geçen yanardağın külleri yüzünden uluslararası uçuşların aksayacağını öngörenine kadar vay amına koyim dedirtecek onlarca kart var. Ayrıca sahte mesih projelerini de yansıtmışlar kartlara pek güzel bir şekilde, bildiğin "messiah" diye kart var lan. Neyse youtube`da sürüyle videosu var zaten, illuminati cards yazın görün.

Şimdi bu kartları Steve Jackson adında bir abimiz yapıyor. Buyrun sitesine bir göz atalım, tıklayın bi bakın: www.sjgames.com

Oha mı dediniz piramidi ve gözü görünce? İnsanlar herhangi bir sembolmüş gibi bakıyorlar ona, garipseyen tek kişi sensin, salak salak triplere girme evladım, azınlıksın sen. Adam bağıra bağıra ben illuminati üyesiyim hem de gayet yetkili bir abiye benziyorum diyor ve bir kişi bile çıkıp hüşşş birader sen ne ayaksın demiyor. Diyenler senin benim gibi tek tük salak herifler zaten. Neyse efendim bu abinin sitesinde şöyle bir yer dikkatimi çekti, bu arkadaşlar her hafta bir site seçip paylaşıyorlar. Site de "illuminated site of the week" yani haftanın aydınlanmış sitesi seçiliyor. 1997 yılından beri bu siteleri paylaşıyorlar. Buyrun www.sjgames.com

bir sitenin burada paylaşılabilmesi için gerekli olan kriterler "ilginç" ve "eğlenceli" olmasıymışmış, şunun gibi mesela: tinyurl.com yada bunun gibi: tinyurl.com

İlk siteyi görünce biraz tırstınız mı? Baphomet, illüminati, Türk bayrağı hepsi bir arada. Ehehe durun daha. Şimdi bunlar ben masonik siteyim diye bağıran siteler, bunlardan zarar gelmez. Esas tehlikeli olan, bu listede, Zeitgeist`ta öğrenebileceğiniz türden siyasi gerçekleri su yüzüne çıkaran sitelerin linklerini de paylaşıyorlar. 11 eylül`ün kurmaca olduğunu, illuminati`nin amacının dünyayı ele geçirmek olduğunu, işte satanist olduğunu falan ortaya döken siteleri de paylaşıyorlar.

Asıl tehlike işte bu siteler (flash tv olduk iyice mına koyim, bakın işte o siteler)*tinyurl.comtinyurl.com , tinyurl.com

Tamamen rastgele 3 site seçtim farklı tarihlerde paylaşılmış. Ben size özet geçecem siteleri, teker teker gezmenize gerek yok ama isterseniz yine de bi bakın. Örnek teşkil etsin diye koydum ben. Bu sitelerin ilk ikisi bizim hep kandırıldığımızı, illuminati`nin dünyayı yönettiğini söylüyor. Zaten isimleri de içerikleri gibi "bugüne kadar aldatıldık!!11" tadında. Son site iseSpiritüalizm ile ilgili bir site. Şimdi diyeceksin ki ne alaka? Hadi spritüalizm ile ilgili olanı neyse de (ki neyse değil açıklayacam) o illüminati`yi deşifre eden siteleri neden paylaşıyorlar? İndir o eli arkadaşım, bi dinle. Şşş hareket yapma hareketin allahını görürsün.

Şimdi bu sitelerin üçü de "haftanın aydınlanmış sitesi" ünvanını almış siteler. Ve bu 3 site de kendi aralarında bağlantılı siteler, yazı aralarında falan birbirlerinin linklerini veriyorlar. Aa çok şaşırdım olacak şey değil vallaha, ölümü gör de, bak and içtim. Ehehe. Şimdi sizlere bu sitelerin ortak paydalarını anlatacam. 3 tanesini değil, birçoğunu gezdim ben, konu mankeni olarak bu 3 siteyi seçtim sadece. Birazdan yazacaklarımı oradaki tüm siteler için genelleyebilirsiniz (aslında ilk link`ini verdiğim almanca site de bu gruba girecek türden bi site)

1- Hepsi birbirleriyle bağlantılı siteler.
2- Hepsi "haftanın aydınlanmış sitesi" seçilmiş siteler.
3- Hepsi illüminati`yi deşifre edici bilgiler veriyor. Bugüne kadar hep kandırıldığımızı söylüyor, 11 Eylül, illuminati`nin satanist oluşu, 2012`nin medya tarafından bu kadar abartıldığı ve medyayı da illüminati`nin kontrol ettiği vs konulu yazılar var.
4- Birçoğunda uzaylılar yazı ve resim olarak yer alıyor.
5- Hiçbiri ilahi dinler için olumlu şeyler söylemiyor.
6- Tanrı inkarı asla yok, tanrı`nın kutsallığı ve yüceliği övülüyor.
7- "sevgi", "dostluk", "iyilik" kavramları müthiş ön planda tutuluyor.
8- Laf dönüp dolaşıp "sen de aslında tanrısın"a getiriliyor.

Bu saydığım bütün maddeler tek bir maddeye hizmet ediyor,
 o da son madde. Din içerikli yazılarda bunu görürsünüz. Tamamen pozitif mesajlar veriyorlar şu şekilde: "iyilik ve doğruluk ne güzel. Şeytani şeylere karşıyız. Heeey tanrı yüce ve kutsal. Haydi onun ışığında aydınlanalım yaşasın sevgi heeeeey."

Ney amına soktuğum ney?

Al bak mesela, tinyurl.com kendilerine beyaz loca diyen ve siyah locaya karşı olduğunu iddia eden sitemizin sloganı şu: “in the light of god we are god” he amına koyayım he oldu, tanrı`yız biz he haklısın tamam.

Bu illüminati`yi deşifre eden ve mason biraderler tarafından paylaşılan sitelerin amacını hala anlamadıysanız daha da açayım konuyu. Şimdi ben burada götümü yırtıyorum, onu geç internet inliyor illüminati diye, kitapları peşpeşe çıkıyor her gün. Peki ne değişiyor? Hiçbir şey. Çünkü zaten bu verdiğim bilgileri internet kullanan insanların %10`u hatta daha da azı biliyor. Hadi biz millet olarak severiz böyle "arkasında hep amarika var amağagoyim" muhabbetlerini, belki bizde biraz daha fazla olabilir bu oran, ama emin olun o amerika`daki 360 kişiden 1`i ilgileniyor bu konularla. (360`ı götümden salladım, şair burda amerikan halkının embesilliğine sesleniyor)

Bu lafı çok kullandım şimdiye kadar fakat durumu en iyi böyle özetleyebilirim, sizi 1 yanlışa inandırmak için 99 doğru anlatmaktan kaçınmıyorlar. Yapıyorlar bunu. O tüm siyasi gerçekleri deşifre çabaları, okuyucunun ilgisini çekebilmek adına. Yem atıyorlar insanlara yem. Bu doğru ve güvenilir (?) bilgileri yazan şahıslar konu dine geldiğinde "ıslam is also a form of ıdolatry such as judaism and christianity" (islam da yahudilik ve hristiyanlık gibi putperestliğin başka bir formudur) diyor. Fakat bunu yazan adam tanrı`yı inkâr ediyor mu? %99 hayır. Amaç şu, spiritüalizm ve bilimin ışığı adı altında, dejenere edilmiş bir tanrı incanına dayalı uyduruk bir din: new age.

Şimdi bakın tüm bu siteleri kuranlar illüminati`nin elemanlarıdır demiyorum, he bazılarının öyle olduğu aşikâr fakat o "aydınlanmış site" listesine girip masonlukla bile alakası olmayanları da olabilir pek tabi. Fakat dayatma ve yönlendirmelerin nereye olduğu dikkatinizi çekti mi? O siteler boşu boşuna "illuminated site" seçilmedi saygıdeğer biraderler tarafından.

1- Size gerçek bilgiler veriyorlar. İllüminati`yi deşifre ediyorlar. Güveninizi kazanıyorlar. Ve bunu spritüalizm içerikli sitelerde bile yapıyorlar, ne alakaysa spritüalizm ve siyasi meseleler?
2- Asla tanrı`yı reddetmiyorlar, sizi korkutur bu, daha yumuşak bir ifade takınıyorlar.
3- 3 ilahi dine giydirip, "aslolan sevgidir"e geliyor konu.


Yavrular, müthiş bir tezgah. Müthiş. Okumadığım bela kalmadı fakat elden fazlası gelmiyor, en fazla sözlük köşelerinde memleket kurtarıyoruz işte böyle, neyse 1 kişiye bile derdimi anlatabilsem o benim kârımdır.

Ve bu yüzdendir "okuduğunuz her şeye körü körüne inanmayın, doğruları olabileceği gibi yanlışları da olabilir" diye yırtınmam. İşte tam da bu yüzden. Zira siyasi açıdan zaten deşifre oldu bu herifler, hatta satanizm ile ilişkileri bile illüminati`yi az çok tanıyanlar tarafından biliniyor.

Fakat bu adamlar için siyaset ve para sadece araç. Amaçları şeytan`ın tüm dünyaya hükmetmesi. Amaç bu. Bu yüzden ilahi dinler hızla dejenere edilmeye çalışılıyor. İslam için "isa hindistan`a kaçmıştır deniliyor islam`da, islam yalan bir din işte yeeaa" gibi sikimsonik senaryolar uydurup insanların ilahi dinlere güvenini kırıyorlar. Onlarcasını okudum bu ve buna benzer yazıların inanın.

Yazımın devamında "Tanrı inancı ve sevginin gücü ehehe" görüşü hakim olan, spiritüalizm adı altında doğru ve uyduruk bilgileri harmanlayarak pazarlamaya çalıştıkları fikir ve akımları, bu akımların uyduruk mesihlerini de anlatacam, please wait loading.

Bir başka ilginç anektod, 4 haziran 2010 tarihinde "aydınlanmış site" seçilen siteyi ve orada paylaşılan sayfayı vereyim sizlere (okumayın saatler sürer): tinyurl.com

yabancı bir filmde türkiye kelimesi geçince hissettiğin ufak çaplı heyecanlanma hissini mi yaşadın yine? Ehehe keranacı. Evet, bu siteyi daha önce de duymuştum. Çetin bal diye biri, zamanda yolculuk konusunu ve nazilerin ufo`ları gibi böyle enteresan olayları anlatıyor. Mantıklı da anlatıyor aslında, biraz okuyunca kapılıyorsunuz. Değişik fikirleri olan bir abi. Fakat sizce ben ehehe iyiymiş deyip kapattım mı bu sayfayı? Psikopatım diyorum, deşifre ekibiyim diyorum.

Biraz dolaştım sitede, niye "illuminated site" ünvanı almış bu site diye. Biraderlerden birisi neden bu siteyi tavsiye etmiş diye. Arayan bulur tabii ki, buyrun: tinyurl.com

Haydaaa!! Ne güzel paşa paşa zamanda yolculuk ediyoduk, ufo`ya falan biniyoduk, nereden çıktı yeni dünya düzeni? Spritüalist bir dünya devleti fikri? Neler oluyo lan? Ben buraya nasıl geldim?

Ee, çetin bal`ın kara kaşına kara gözüne "aydınlanmış site" seçilmemiş bu site belli ki. Birilerinin ağzına bi parmak bal çalınmış.

Sonra kimmiş bu çetin bal diye bi bakınayım dedim, profesör falandır heralde yada en azından doçenttir diye bekliyodum. Ama yok abicim, hiçbiri değil, kendisinin akademik bir kariyeri yok.. "üstad" diye hitap ettiği, bir dernek başkanı ile röportajı dolaşıyor internette, birçok sitede bulabilirsiniz bu röportajı ve tabi kendi sitesinde de.. Belgelerle konuşurum ben arkadaşım buyur (okumayın yıllar sürer), tinyurl.com

Kimdir kimin nesidir diye bu üstad ve dernek hakkında da bilgi edineyim dedim. Şahsi twitter hesabında bile kendisine "üstad" diyor tinyurl.com

Muzaffer dayı, allah aşkına söyle bana, neyin üstadısın sen? Seramik üstadı mısın? Çinicilik erbabı mısın? Keman virtüözü müsün? Üstad nedir abicim? Niye üstadsın sen? Üstad benim bildiğim 2 kişiye denir. Bir işin ehli olana yada masonlukta belirli bir dereceye gelmiş/loca başkanı olmuş kişilye... Antin kuntin zamanda yolculuk hikayeleri anlatmakta ehilsin diye üstad olduğunu sanmıyorum pek. Neyse, kendisinin derneğinin facebook adresi de şu: tinyurl.comböyle de resimleri var www.facebook.com

"Üstad"ımızın ilgi alanlarından en büyüğü, başka bir boyutta olduğu iddia edilen kayıp agartha uygarlığı`ymış. İşte bu agarthalılar bizden çok üst boyutlardalarmış, uzay gemileriyle zamanda geçmişe ve geleceğe yolculuk ediyorlarmış, evrimlerinin çok üst seviyelerindeymiş, bizi kurtaracaklarmış, kılmış, tüymüş falan. Agartha ucu thule`ye kadar dayanan antin kuntin bir terane, kitapları da var şöyle ki kapakları size tanıdık gelecektir:

 Aslında işin aslı Babil`den geliyor. Şimdi babil ve mısır medeniyetlerinin bazı konulara haddinden fazla hakim olduğunu biliyoruz, şüphesiz bunların arasında gizli tutulanları da vardır. Birtakım sihir ve büyüleri, daha önceden o coğrafyalarda bulunmuş peygamberlerden yada temas kurdukları cinlerden edinmiş olabilirler. Fakat şu agarta denilen, bizden üst boyutta yaşayıp bize de evrimimizi tamamlamamız için yardım edecek uygarlık hikayesi için tek bir şey söyleyebilirim.

Soytarılık.

Şimdi neden bu kadar fazla durdum bu mesele üstünde. Öncelikle şunu söyleyeyim, hiç kimseyi hiçbir şeyle itham etmiyorum. Asla art niyet de aramıyorum.

Fakat bu dayatılan "başka boyutlardaki evrimini tamamlamış üstün varlıklar" safsatalarına dayanan o kadar çok fikir ve bunlara kapılan o kadar çok insan var ki...

Bunlardan bir tanesi de "spritüalizm" adı altında kakalanmaya çalışılan Ashtar kumandası diye sikimsonik bir uygarlık. Lideri ashtar sheran`dır, çetin bal`ın sitesinde de yine "üstad" olarak tanıtılır ve hakkında yazılar vardır. Ashtar diye bir galaksi varmış da, liderleri ashtar sheran`mış da, evrimini tamamlamış da, bize yardım etmek istiyomuş da, uzay gemileri ile yoldaymış da, bizi kurtaracakmış da, bizim de evrimimizin bir üst seviyesine geçmemiz lazımmış da, öyle diyor kendileri. Bu ashtar hikâyesini daha önce de okumuştum ben, 1970`lerde vril örgütü tarafından ortaya atılıyor ve çok bomba bir faaliyetleri oluyor ki youtube video`su bile var: tinyurl.com

1970`li yıllarda ingiltere`de bir televizyon kanalına, hesapta ashtar kumandasından bağlanıyorlar. Evet normal yayın akışında bu ses giriyor yayına ve televizyon kanalı bu sesi kaldıramıyor. Bir süre boyunca kendisi sevgi ve barış dolu mesajlar iletiyor dünyamıza. Bu olay fake değil muhtemelen, gerçek olabilir o video. İsterseniz dinlersiniz de, cizzzuuutt sevgiyle yaşayın ciizzzztt size yardım ettik hep, ilerde de edecez ciizzzzuuuzzzztt diye konuşuyor ashtarlı delikanlı kardeşimiz.

He amına koyim he, oldu. Hem o kadar evrimini tamamlamış üstün biri ol, hem uzay gemilerin teknolojin felan olsun, hem de cızır cuzur parazitli sesle sikindirik bir televizyon kanalından sesini duyurmaya çalış. Ulan ben ashtar olsam gökyüzüne resmimi çıkarırım projeksiyon makinasından, amına korum dünyanın bu ne lan cazır cuzur? Tünelden geçiyosun da telefon mu çekmiyo amına koyayım?

Meselenin aslı şu, insanlar uzaydan bize mesaj geldiğine inanadursun, "vril örgütü" denilen örgütün bir tezgâhı bu. Zaten uzaylı kardeşimiz kendini "vrillon" diye tanıtıyor amına koyayım.

Sizlere kurtarıcımız (?) Ashtar sheran`ı tanıtayım mı? Google`a yazdığınızda da çıkıyo zaten hemen.

Ashtar Sheran


Sağda Siyonist yıldızı, solda 7 köşeli yıldız (heptagram).

Bizi kurtaracak olan mesihimiz siyonist çıktı iyi mi? Peki 7 köşeli yıldız neyi temsil eder? Deminki üstadımızın (?) Derneğinin ambleminde de 7 köşeli yıldız vardı dikkat ettiyseniz. Açıklayacam birazdan.

Fakat hala emin olamadıysanız, 1000 kişilik arkadaş listesi olan facebook`taki ashtar sheran sayfasını göstereyim size: tinyurl.com ve profil fotoğrafları arasındaki şu resme ve yoruma kesinlikle bakın: tinyurl.com

Üşenmeyin diğer profil fotoğraflarına da bakın isterseniz, sevgi sembolleri, kalpler, türk bayrağı, her şey çok güzel havası ve piramitin üzerinde illüminati`nin her şeyi gören gözü... Spiritüalizm adı altında neler yaptıklarını anlatıyorum değil mi burada iki saattir? Peki allah kitap aşkına, adriana lima aşkına, neye inanıyosanız onun aşkına bir söyleyin, hangi dediğim yanlış çıktı? Ama bunların hepsi komplo biz uyduruyoruz tabi. O piramitli resmin altına da sevgili bir arkadaşımız "thanks ashtar (kalp)" yazmış. Hımmmmmmmmppppfffsss... Tamam sakinim. Şimdi o thanks ashtar diyen arkadaşa derdinizi anlatmaya çalışsanız, bunların hepsinin insanları yozlaştırmak ve zihin kontrolü altında tutmak için uydurulmuş teraneler olduğunu, müthiş bir tezgah olduğunu söyleseniz, size vereceği tepki şu olur "ya senin anlamanı zaten beklemiyorum tamam mııaa. İsteyen inanır isteyen inanmaz her görüşe saygılıyım ayrıca elit ve entelim yoga yapıyoruuaamm tamam mııaa".

Kara çarşaflı yobazlardan ne farkı var bu kişilerin? Onlar da yobaz, bunlar da. Aralarındaki tek fark biri ben yobazım diye bağırıyor dış görünüşü itibariyle, teki ise kendini insanlara "elit" ve "entelektüel" olarak kabul ettirmeye çalışıyor. Kara çarşaflı ninja turtles`lar kadar cahil ve yobazsınız sevgili entelektüel görünümlü tırt arkadaşlarım. Çağımızın modern yobazlarısınız.Zaten hep aynı şeyleri anlatıyorum konunun başından beri.

Neyse biraz geriye dönüp şu ashtar abimizin elindeki 7 köşeli yıldızın yani heptagramın olayını anlatacam size. Bu 7 köşeli yıldız Aleister Crowley tarafından kullanılmıştır. Aleister crowley belki de insanlık tarihinin en koyu luciferian`ıdır, az üstünde durdum bu başlıkta fakat kendisi inanılmaz uçuk bir abimiz. Yine başka bir uyduruk görüş olan hermetisizmde de (scientology denen zırvalığın, daha da dejenere edilmiş şekli, siz düşünün) kullanılır. Aslında bu heptagramın kaynağı kabalistik öğreti ve pagan dinleridir. Kısacası büyüyü temsil eder.

Bir diğer uyduruk mesihimiz de sananda`dır. Sananda bazı görüşlerde hz isa`nın öz benliğidir. Sananda`nın dünyadaki bedeninin hz isa olduğuna inanırlar. Şekilden şekle soktular zaten hz isa`yı, ne istiyolarsa adamdan. Neyse. Artık sıkıldım bunların saçma salak dejenere kahramanlarından, anlatmıyorum, fakat meraklıları için birkaç link vereyim. Yine "aydınlatılmış site"lerimizden birinde sananda ile ilgili birçok yazı var *tinyurl.com aşağılarda "mohammed speaks" diye bir yazı var ki tam soytarılık, hz muhammed ile röportaj yapıyorlar. Hz muhammed, şu karikatür muhabbetinde çıkan olaylar için "heey ben size böyle öğretmedim, bunlar yanlış, heey barış ve sevgi heeey" falan diyor. Surelerin ise kendisine, beynine yerleştirilmiş bir radyo çipi vasıtasıyla geldiğini ileri sürüyor. Ayrıca meraklısına çağımızın diğer kötülüğe karşı (!?) Mücadele veren mesihleri (???) Şurada yer alıyor: tinyurl.com

Yani bunların ne kadar saçma, yozlaşmış, ne bilimsel ne ruhani hiçbir mantığa oturtulamayacak sikindirik fikirler olduğu 1200 km`den belli dimi? Hatta bunların üzerinde konuşulmasını bile gereksiz bulmuştur belki bazılarınız, evet ben de öyle buluyorum çünkü. Fakat acı bir şey söyleyeyim mi, insanlar bunlara inanıyor. Hem de tahmin ettiğinizden çoook daha fazla insan yutuyor bu teraneleri.

Tanrı`yı inkar etmiyorlar genelde, insanları ürkütüp kaçırmamak için. Sizlere mesih olarak ileri sürdükleri, evriminin en üst seviyesindeki bu arkadaşlar olarak kamufle ettikleri şey ise haliyle lucifer. Bir forumda bu sananda saçmalığına zamanında inanmış, aralarına katılmış fakat sonra tövbe edip tüm ilişkisini kesmiş bir eleman bütün bunların saçmalık ve özünde satanizm dayalı fikirler olduğunu söylüyordu.

Bakın rahmetli babam 10 yıl önce spiritüalizm ile çok ilgilendi. Spiritüalizm özünde tasavvuf ile çok ortak payda taşıyan bir fikir(di). Farkındalık diye bir şey var ki, konuyla ilgili olanlar bilir, dünyada yapması en zor şeylerden biridir belki de. Babamın hala kitapları durur içeride spiritüalizm ve farkındalık konularını içeren. Fakat bu insanın evrimini tamamlaması, başka boyut yada galaksilerdeki uygarlıklar, gelip bizi kurtaracak olan mesihleri... Bunlar nedir allah aşkına ya? Ah rahmetli yaşasaydı da size şöyle dünyanın en yaratıcı küfürlerinden bir demet sunsaydı keşke, hiç öyle bir adam değildi ama deli damarı tutunca da kimse zaptedemezdi ehehe.

Yavrular şimdi yeniden bu geleceği gösteren oyun kartı zırvalığına dönecem. Bu insanın evrimini tamamlaması, bir üst boyuta geçmesi gerektiği, bunun da dışarıdan gelecek bir kurtarıcıyla olacağı düşüncesinin aslında ne ile aynı paydada buluştuğunu gösterecem. Aslında forumlarda, videolarda, sadece bu 12 eylül, 3. Dünya savaşı, nükleer reaktördeki sızıntı konulu kartların üzerinde duruluyor. Halbuki o yüzlerce kartın birçoğu bazı işaretler taşıyor.


Şimdi şuna bir bakalım
 

comet hail-bopp dedikleri şey aslında comet hale-bopp`tur, hale-bopp kuyruklu yıldızı yani. Altında neler yazıyor? "cennetten gelen bir işarettir ve kıyametin yaklaştığını söylüyor..." ve "... Bu grup yeni buldukları inançlarında biraz fazla ileriye gittiler ve artık aramızda değiller. Ama olsun amacımıza bir engel teşkil etmiyor."

Ne manaya mı geliyor bunlar?

Bir haberden alıntı yapıyorum şimdi: "hale bopp kuyruklu yıldızının kendilerini `evrimsel` basamağın bir üst safhasına taşıyacağına inanan heaven`s gate üyeleri, 1997 yılında toplu olarak intihar ettiler. Yaşları 26 ile 72 arasında değişen 40 kişi, o dönemde dünyanın yakınından geçmekte olan hale-bopp kuyruklu yıldızının kendilerini evrimin bir üst safhasına taşıyacağı inancı ile intihar etmişlerdi. Tarikatın internet sitesinde bu inançları şu şekilde aktarılmaktaydı: evrimsel basamakta insanın üzerinde yer alan en yaşlı üyemiz, hale-bopp`un yıllardır beklediğimiz işaret olduğunu bize bildirdi... Bu dünyadaki 22 yıllık eğitim sürecimiz en sonununda tamamlanmak üzere, buradan mezun olarak insanın evrimi sürecinde bir üst basamağa çıkıyoruz. "

Ufo, satanizm ve spritüalizm inançlarının harmanlanmasından oluşan bu yeni çağ dini olan heaven`s gate`in amblemini merak ediyor musunuz? Buyrun





Canını yediklerim.

Yapmayın.

Sizi yozlaştırmalarına izin vermeyin.

Yeni dünya dinimiz New Age olacak. Özellikle abd ve avrupa`da bu yolu seçen o kadar kandırılmış insan var ki... Bizde bile var, hem de hiç az değil.

Doğru ile yanlışların harmanlanmasından oluşan bu fikirlerin sizi aldatmasına asla izin vermeyin. Ve bununla yetinmeyin, çevrenizden başlayın insanları uyandırmaya.

Ah keşke beni bi tanısanız, omzuma kadar saçlar, kulakta küpe, yırtık pantolon felan, mahallenin delikanlı abileri beni görünce sessizlik oluşuyor dayak yemem an meselesi ehehe, her gün alkol, 2 paket sigara falan, hippiler gibi yaşıyorum. Bu sözlükte dinlerin üzerinden mizah yapan birçok başlığım var, zaten dindar bir insan değilim. Bunları neden anlattım biliyo musunuz, çok da sikime beni tanıyıp tanımamanız, fakat işaret ettiğim nokta şu, ben biledurumun farkındaysam ve bazı şeylerden kıllanıyor, rahatsızlık duyuyorsam, sen çok daha rahat bir şekilde görebilirsin bunları. Yarak gibi bir herif olmam durumun farkında olmadığım anlamına gelmez, kişisel sorumluluklarımı yerine getirmemiş olmam sadece beni bağlar, zira allah ve benim aramda olan bir meseledir. Sen kimsin yarram da bize vaaz veriyorsun diye fırlayacak dalyaraklar için diyorum bunu, deseler bile çok da sikime zaten, dediğim gibi 1 kişiye bile ulaşabilsem o benim mutluluğumdur.

Lütfen ya, bazılarınızın abisi, bazılarınızın kardeşi olarak rica ediyorum sizden, lütfen sizi yozlaştırmalarına izin vermeyin ve kendinizi kurtarmakla yetinmeyin, bir şeyler yapın. Yapacağınız şey ise çok basit: konuşmak. Konuşun insanlarla. Onlar çoğunluk da olsalar, bu onların doğru olduğu anlamına gelmez. Dün seyrettiğim bir videoda, adamın biri bill clinton`a bones and skulls (satanist elit topluluk hani) ile olan bağlantısıyla ilgili bir soru soruyor. Bill clinton adamı tersliyor, hadi naş naş diyor, 2 badigard gelip adamı salondan çıkarıyor, ve salondaki herkes ama herkes kahkahalar eşliğinde clinton`ı alkışlıyor.

İşte böyle hem gerizekalı hem de ego sahibi insanların hakimiyet kurduğu bir dünyada yaşıyoruz. Bu sistem de bu koyun sürüsü sayesinde böyle tıkır tıkır işleyebiliyor zaten. Önce okuyun, sonra kendinize güvenin, son olarak da sevdiklerinizi uyandırın. Bu da kişisel ufak bir ricamdır sizden, sikinize takmayacak da olsanız.

"Tek kişilik bir azınlık da olsan, gerçek hala gerçektir." - Mahatma Gandhi 


http://michaelsikkofield.blogspot.com.tr/2011/04/illuminati.html



Stanley Kubrick, Zihin Kontrolü ve Illuminati

Selam kaynatasızlar.

Açık konuşayım Kubrick'in şu ana kadar hiçbi filmini beğenmedim. Kıytırık bi mesaj verecem, sikindirik bi gönderme yapacam diye uzatır da uzatır konuyu anasını satayım. Öyle ana karakterin yarım saat tek kelime etmeden uzaklara baktığı filmlere kıl olurum zaten, Nuri Bilge Ceylan'ı da sevmem, ayıyım ve düz adamım evet. Ama ne yalan söyleyeyim Kubrick son filminde gönlümü aldı lan, adam öyle manidar ve öyle cesur detaylar sıkıştırmış ki filme, seyredince saygı duruşuna geçtim, dağ başını duman almış gümüş dere durmaz akar diye bağırıp evi Türk bayraklarıyla donattım. Zira Eyes Wide Shut (Gözleri Tamamen Kapalı), Illuminati deşifresinin bokunu çıkarmış bir film ve bu filmin tarihi 1999. Onun öncesinde böyle bir deşifre henüz ne sinemada, ne medyada yapılmadı. Kubrick abimiz birnevi düşmana ilk kurşunu sıkan Hasan Tahsin olmuş bu konuda yani. Filmi detaylı bi şekilde anlatacaz zaten, ama önce sevgili sığırlara birtakım laflar hazırladım. Ekşici, gel buraya evladım yine senden şikayet var.

Acaba bu dalyaraklar neler demişler film hakkında diye merak ettiğimden öncelikle ekşiye baktım,  2-3 entry dışında hepsi bu film için "üstad, kadın erkek ilişkilerini çok zekice ve ustaca diyaloglarla işlemiş, ilişkiler hakkındaki klişelere ağır bir tokat indirmiş ve entel filmlerinin vazgeçilmez yönetmeni İsmail Türüttino'ya selam çakmış swh swh :))))" gibi dangalakça yorumlarda bulunmuşlar. Biliyorum ki bu filmi seyredenlerin %90'ı da arkadaş ortamında aynı sikimsonik lafları ettiler bu filmle ilgili. Lan kasıntı dalyaraklar, gelin 2 şey okuyun da belki Selin'e artistlik yaparsınız bu öğrendiklerinizle. Kadın-erkek ilişkisiymiş, amına kodumun malları sizi.

Bu film için kadın erkek ilişkilerini anlatan bir film demek, Fight Club için "dövüşlü mövüşlü aksiyon filmi, Brad Pitt adama yumruk felan atıyo" demekle aynı şey. Yemin ederim abartmıyorum bak, bir porno filmin amacı ne kadar kadın erkek ilişkilerini anlatmaksa, bu filmin amacı da ancak o kadar kadın erkek ilişkilerini anlatmak olabilir. Ama bu beğenilme kaygılı götverenler sırf "Kubrick" filmi olduğu için, hiçbir sikim anlamamış da olsalar o filmi anlamış rolü yaparlar, seyrederken sıkıntıdan patlasalar da çok beğendim ayağına yatarlar.

Neden? Çünkü bu bir Kubrick filmi. Çünkü Selin'in amına giden yol Kubrick'ten geçer. Çünkü çok elit, cool, zeki ve entelektüel olan bir insan Kubrick filmini sevmek zorundadır. Hıyarağaları sizi... La şu Eyes Wide Shut'ı Kudret Sabancı çekmiş olsaydı acaba yine filmden hiçbir sikim anlamamış halinizle "üstad döktürmüş yeeaa" der miydiniz? Nah derdiniz, etiketçi götoşlar sizi. Siz tıpatıp aynı 2 pantolonun etiketinde fiyatı daha yüksek olanını alan embesillersiniz, çünkü siz kendi beğenilerinize ve kendi görüşlerinize göre değil, toplumun değer yargılarına göre yaşayan sığır sürülerisiniz. Kendinize ait hiçbir boku dile getirmeye cesaretiniz olmadığı gibi, bunu yapabilen insanları da oturduğunuz yerden eleştirir, şu hayatta hiçbir sike derman olmazsınız. Lan olum, akıllı olun bak patır patır sıçarım sizin suratınıza.

Neyse ufaktan konuya girizgahı yapalım artık.

Şu filmi seyrettiğimden beri yemin ederim gece yatıyorum Kubrick, sabah uyanıyorum Kubrick, bi sigara yakıyorum Kubrick, tuvalette sıçarken deterjan ambalajı yazılarını okuyorum yine Kubrick... Sıçtın ağzıma be Kubrick. Böyle film mi yapılır lan şerefsiz? Şimdi Eyes Wide Shut'a geçmeden önce kameralarımızı İstanbul gecelerine çevirecez. Şaka lan şaka, Clockwork Orange'ın afişlerine bakacaz.

Piramit ve her şeyi gören göz işte, açıklama yaptırmayın lan.


Clockwork Orange'ın yayınlanma tarihi 1971. Bu sembolleri kullanması ışığında Kubrick'in Illuminati bağlantısı olduğunu, 48 IQ'ya sahip bir sincap bile rahatlıkla anlayabilir. Tek gözler hadi neyse tesadüf eseri olabilir derdim ama filmin afişi alenen piramit ve Horus'un her şeyi gören gözü olunca diğerlerinin de maksadının ne olduğu netleşiyor. Kaldı ki mevzu bahis Kubrick ise zaten o gördüğün şey tesadüf değildir hacı.

Kubrick bu sembolojiyi Dr Strangelove'da da çok fazla kullanmış, o baya baya eski bi film. Kendisinin Illuminati ile bir ilişkisinin olduğu aşikâr, yüksek mertebeden (30 veya üstü) mason olduğu söyleniyor ki doğru olma ihtimali de mevcut. Kubrick gibi bi adam çırak mertebesinde mi mason olacaktı zaten anasını satayım? Fakat son filmi Eyes Wide Shut'ta "yeter artık ulan Allah mısınız ipneler" diye celallenen bir Polat Alemdar, bir Michael Jackson gördüm ben.

Şimdi baştan anlaşalım, bu yazı blog'daki diğer yazılardan biraz farklı olacak. Zira bu sefer bir film analizi yapacam, hem de bir Kubrick filmi. Yani bu da demek oluyor ki yoruma açık bir konu olduğundan, kesinlikle şahsi yorumlamalarım için "%100 doğrudur" iddiasında bulunamam. Gerçi ben hiçbir yazım için böyle bi iddiada bulunmuyorum ama yazdığım siyasi içerikli yazılarda sizlere bilgi sunduğum için o bilgilerin doğruluğunun garantisini verebilirim, zaten mümkün mertebe kaynak sunuyorum bilgi verdiğimde. Fakat bu sefer bir film yorumlayacağım için aynı netlikte konuşamam, sonuçta bu bir sanat eseri ve herkes değişik şekillerde yorumlayabilir. He bu demek değildir ki bu yazıda ben her şeyi götümden sallayacam, tabi ki yine mantık ve tutarlılık içerisinde yapacam bu sikimsonik saptamalarımı. Ayrıca Kubrick'in, en azından bu filmini de iyi analiz ettiğimi düşünüyorum hakkımı yemiyim, ama siz yine de ona göre geçirin süzgecinizden tamam mı canolar, yerim sizi ehehe.

Şimdi biraz ön bilgilendirme yapacaz taşaksızlar.

Filmin senaryosu Traumnovelle (Dream Story) adlı romandan uyarlanma. Roman ile film çok örtüşüyor fakat birebir aynı değiller. Romanda olup filmde olmayan pek fazla şey yok, fakat filmde olup romanda olmayan birçok detay var. Kubrick bu romana kendi farkını katmış, roman ile film arasındaki farkı belirleyen en önemli şey ise konunun işlenişi ve odak noktası. Roman tamamen kadın-erkek ilişkileri üzerine kurulu Kavak Yelleri dizisi tadındayken, Kubrick filmin odak noktasını gizli topluluklara yönlendiriyor. Okült sembolizme anasının amı kadar ağırlık veriyor filmde (iddia ediyorum hayatınızda daha önce "okült sembolizm" ve "anasının amı" kelimelerini hiç aynı cümle içinde duymamıştınız ehehe). Romanla filmin en önemli farklarından biri de neredeyse tüm karakterlerin isimlerinin değişmiş olması. Bu değişiklikleri yapan adam Kubrick olunca "alt tarafı isimleri değiştirmiş yea" diyemiyoruz tabi, görecez sebeplerini yazının ilerleyen kısımlarında..

Filmin ortalarında, yaklaşık 15 dakika süren bir ayin sahnesi var.


Filmdeki her şey bu sahne ile ilgili. Ayin sahnesinden önceki sahneler de (şerefsiz Kubrick çok iyi bağlıyo bunları), sonraki sahneler de hep bunun etrafında dönen olaylardan ibaret. Bu film açık seçik bir Illuminati deşifresi, bunu bilin de sonra bu sahneye gelene kadar gösterdiğim şeyler için "ne alaka yeeaa, nerden anladın" demeyin. Kubrick bu, boru değil, adam 3 senede çekmiş bu filmi, çekimleri 400 gün sürmüş. Detay manyağı psikopatın teki zaten Kubrick, siz daha iyi bilirsiniz ekşici entel kardeşlerim. Hatta Eyes Wide Shut, Guinness Rekorlar Kitabı'na da girmiştir çekimlerinin bu kadar uzun sürmesinden dolayı. Anlayacağınız bu filmin her sahnesi, her detayı büyük bir titizlikle çekildi. Hiçbir sahne, hatta hiçbir obje boşu boşuna yer almadı bu filmde.

Kubrick filmin çekimlerini 3 Mart 1999'da tamamlayıp Warner Bros'a teslim ediyor. 4 gün sonra, 7 Mart 1999'da "kalp krizi"nden vefat ediyor. Bak sen şu işe. Filmin bizlere ulaşmış şeklinin biraz kesilip biçilmiş olma ihtimalini de oldukça güçlendiriyor bu 2 tarih arasındaki yakınlık.

Evet ön bilgilendirmeyi yaptığımı düşünüyorum. Artık filme geçebiliriz sevgili kaynatasızlar, siz keyfinize bakın ben üstüme rahat bi şeyler alıp geliyorum.



Filmin afişinde tek göz olması da tesadüfi değil, birazdan göstereceğim onlarca şeyi üst üste koyduğunuzda "anaaaa" diyeceksiniz zaten.

Filmin ilk sahnesi de aha şu, böyle başlıyor film;


Nicole Kidman 2 kolonun arasında. Peki what the fuck is 2 kolon?



Masonlukta Hz Süleyman'ın Tapınağı'ndan alındığına inanılan bu  2 kolon, mistisizme girişi sembolize eder. Yani dış aleme ait olan bu kolonlar, onların gizli alemlerine açılan bir kapının sembolüdür.

Filme 2 kolon arasında giriyor olmamız ise tabi ki koca bir tesadüf. Kubrick ne bilsin iki kolonu, masonluğu, sembolizmi... Kadırga Anadolu Meslek Lisesi torna tesviye bölümünden mezun bi herif lan Kubrick, bilmiyo musunuz ehehe.

Ayrıca 11 Eylül İkiz Kule ritüelinin de bu 2 sütun mevzusu ile ilişkili olduğunu düşünüyorum. O olay zaten bir terör saldırısı değil ayindi, bunları konuşmuştuk piçirikler.

Şimdi filmin ilk 1 saati açıkçası tırışka muhabbetlerden ibaret. Tamam güzel diyaloglar felan var, filmin ilerisinde bağlıyor Kubrick bunları konuya ama benim pek ilgimi çekmedi buralar. Size filmin ilk 1 saatini özet geçeyim,

Nicole Kidman'ın götü.
Evet filmin ilk 1 saati Nicole Kidman'ın götü ve memesi etrafında dönüyor, başka da pek bi olay yok. O yüzden buraları hızlı geçmeye çalışacam. Birazdan göstereceğim sahneler "bu ne amına koyim yea" dedirtebilir size, ben de filmi seyrederken ilk 1 saat çok sıkılmıştım, fakat sonra en tırt detayın bile bir anlama geldiğini ve konuların nasıl bağlandığını görünce Kubrick'in sakalını yalayasım geldi şerefsizim. Neyse hadi başlıyoruz, altyazıları da okuyun taşağını yediklerim önemli zira.

Bill (Tom Cruise) ve Alice (Nicole Kidman), arkadaşları Victor'un Noel balosuna gidiyorlar, film böyle başlıyor. Soldaki sekizgen yıldız ve güneş sembolojisi, birazdan da göreceğiniz üzere malikânenin heryerine serpiştirilmiş durumda. Sekizgen yıldız, Sümerler'deki gök tanrısıAnu'nun sembolüdür. (buraya gelirken de damalı zeminden geçiyorlar, Alice'in arkasındaki koridorıun zeminine bakın). Bu malikânenin, arkadaşları Victor'un mekanı olduğunu da tekrar edeyim.
Malikanenin heryerinde var bu sembolden.

Ve Kubrick ısrarla çoğu sahnede kadraja alıyor bu sembolleri.

Bu piyanist şantör de bizim Bill'in arkadaşı.
Bill o elemanla muhabbet etmeye gidiyo ve karısı boşta kalıyo. Karı boşta kalınca hemen biri yazıyo karıya. Yazan eleman Sandor Szaost adında bir Macar'dır. Kendisi ismini, Church of Satan (Satan Kilisesi)'nin kurucusu Anton "Szandor" LeVey'den alır. Ayrıca bu Sandor da, tıpkı Anton LeVey gibi Macar'dır. Kubrick, adamın Macar olduğunu özellikle belirtiyor ki, Anton LeVey'e yaptığı gönderme daha iyi anlaşılsın. Sahnede de arka plandaki pentagramlar bunu pekiştiren bir başka detaydır.
Bu sırada Bill de başka 2 karıyla karşılıklı yazışıyo. Aileye bak anasını satayım, Karaköy keranesi gibi. Karılardan tekinin ismini birkaç kez tekrarlattırıyor Kubrick. İsmi Nuala Windsor; Windsor bugünki İngiliz kraliyet ailesinin soyadıdır biliyosunuz. Windsorlar aslen İrlandalıdır, Nuala da bir İrlandalı ismidir zaten.
Reisin ismi geçmezse olmaz tabi ehehe. Dur ekşici lisanıyla konuşayım da tüm karılar bana hasta olsun, "üstad burada Illuminati'nin yetkin ailelerinden Rockefeller'a selam çakmış swh swh". Ve bu blog'da sık sık bahsettiğim 2 elit ailenin ismini peşpeşe zikrettirdi Kubrick dikkat ederseniz. İngiliz Kraliyet Ailesi ve Rockefeller ailesi. Bonus olarak satanist Anton LeVey'i de ekleyin.

Karıların kafa 2 milyon, Bill "nereye gidiyoruz hanımlar ehe mehe" dediğinde, karı "gökkuşağının bittiği yere" diyor. Bu lafı unutmayın, sonradan dönecem bu konuya. Rainbow (gökkuşağı), Oz Büyücüsü ve Alice Harikalar Diyarı'nda da işlenen bir temadır ve bir zihin kontrolü (mind control) yöntemidir, delillerim ile gelecem fakat henüz yeri değil, ileride bağlayacam bu konuyu. Ve dikkat, Kubrick bu filmde bazı kelimeleri peşpeşe, defalarca tekrar ettiriyor. Bu ısrarla tekrarlanan kelimelerde hiç boş geçmemiş abimiz, ısrarla gözümüze soktuğu kelime ya da cümlelerin hepsi manidar anlamlara sahip. Bakın "gökkuşağının bittiği yer" tamlaması kaç kere tekrarlanıyor 3 yaşında bir çocuğa laf anlatıyormuşcasına.

Sırf "gökkuşağının bittiği yer" tamlamasının birkaç defa söylenmesi, vurgulanmasıi için uydurulmuş zoraki diyaloglar bunlar. Dediğim gibi gökkuşağı mevzuna sonra gelecez, filme devam edelim şimdilik. Bu esnada bizim Bill'i, yukarıdan arkadaşı Victor çağırtır. 
Sevgili dostumuz Victor mala vurmuş ama fazla yüklenmiş heralde karıya, karı baygın vaziyette yatıyor. Bizim Bill de doktor olduğu için onu yanına çağırıyor hemen, yoksa işi düşmese aramaz pezevenk ehehe.
Bill, Victor'a kadının ismini sorduğunda pompacı dostumuz biraz duraksayarak "eeöö Mandy" diyor, abazanlar memeye odaklanmayın laf anlatıyoruz şurda sikerim tahtanızı.
Haroini fazla kaçırmış karı, ondan bu hale gelmiş. Bu arada bundan 2 önceki karede ucu gözüken tabloyu Kubrick burada tamamen arka plan yapıyor. Dikkat ederseniz tablodaki kadın ile bizim baygın Mandy'nin durumu ve uzanışı aynı. Kubrick bu resmi film için, daha doğrusu filmin bu sahnesi için özel olarak çizdirmiş, ahanda resmin orijinali:http://www.christianekubrick.com/paiMed/ck0305b.php. Resmin çizeri ise Kubrick'in eşi Christiane Kubrick. Ayrıca sadece bu tablo değil, aşağı yukarı filmdeki tüm tablolar film için özel hazırlanmış. Bunlar da Stanley Kubrick abimizin nasıl psikopatlık derecesinde detay delisi biri olduğunu size iyice gösteriyordur heralde.

Atiker sıralı otogaz sistemlerinin sunduğu Eyes Wide Shut reklamlardan sonra devam edecek.

Bu sahneler önemli diye anlattım, ileride işimize yarayacak bunlar. Diğer Kavak Yelleri tadında geçen sahneleri anlatmayacam zira konumuz o değil amına koyim.

Neyse aynı gece Bill dışarı çıkıyor ve bi fahişe bizim Bill'e yatma teklif edip bunu eve atıyo, çünkü yılların en meşhur geyiğinin de dediği gibi "Amarika'da kızlar teklif ediyür olum".

Bunlar yiyişirken Bill'i karısı arıyor, Bill de vicdan yapıp çıkıyor fahişenin evinden, sevişmeden terkediyor mekanı. Fakat tam Bill'in telefonu çaldığı sırada önemli bir detay gözlere takılıyor (algıda seçicilik);

Duvarlarda pagan maskeleri ve güneş sembolü var. Bu birazdan oluşacak olaylara bir gönderme (entelcesi: foreshadowing). Yani olaylar buradan sonra bu çerçevede ilginçleşecek demek istiyor Kubrick.
Dönüş yolunda şu deminki piyanist arkadaşı vardı ya, aha işte bi mekanda onu görüp içeri giriyor Bill. Ve bu piyanist eleman bizi şu ana kadar izlenilen 1 saatten alıp bambaşka diyarlara götürecek olan bombayı patlatıyor.

Piyanist, bu gece değişik bir mekanda "gözleri bağlı bir şekilde" piyano çalacağını söylüyor. Bizim Bill de meraklanıyor tabi, ben de gelecem senle diyo. Piyanist eleman da Bill'in neden onla gelemeyeceğini şu şekilde açıklıyor;


Tatataaammmm.

Atiker sıralı otogaz sistemlerinin sunduğu Eyes Wide Shut esas şimdi başlıyo mına koyim.

Bunun üstüne Bill gecenin o vaktinde kostümcüye gidiyo maske ve pelerin almak için. Kafaya koydu yani, gidecek oraya. Şimdi bir süre daha pek semboloji göstermeden filmi anlatacam, birazdan tespitlerim ile geliyorum az sabredin canlar.

Kostümcü de burası, "rainbow" yine çıktı karşımıza, iyi ki sembol göstermeyecez dedik amına koyim ehehe. Buradaki dükkan sahibi emmi biraz tuhaf, şöyle ki bizim Bill kostüm alacakken kızını dükkanda 2 japonla sikişirken yakalıyo bu herif ve tepkisi şu oluyo:
"Gentlemen" (beyler) diye hitap ediyo la kızını sikenlere. İnsanoğlunun gavatlıkta ulaşabileceği son nokta. Sonra bu herifleri dükkana kilitliyo ve diyo ki;
"Lütfen" ne ulan eşşoğlueşşek, kızını orgazmdan orgazma uçurmuşlar, threesome yapmışlar, facial cumshot attırmışlar, sen hala lütfen diyosun, e bi de promosyon olarak kendini de siktirseydin bari. Cingılbört müsün ulan Allahsız?
Ve işte, bu tek cümleyi kaçırırsan şu 10 dakikalık sahnenin tüm amacını da kaçırırsın. Kız hangi pelerinden alması gerektiğini söylüyor Bill'e. Bak sen şu zilliye, neler de biliyor... Sanki bu karı ve babası durumdan haberdarlar gibi he? Sanki az önceki basılma sahnesi de yapmacık bi mizansendi? Buraya çentik atıyoruz geri dönecez, filmle aynı seyirde devam edelim.
Bill kostüm kiralayıp gidiyo malikâneye, buranın adresini ve giriş için gerekli parolayı piyanist arkadaşından almıştı.


Bill'in geldiği köşkü dışarıdan bize de gösteriyor Kubrick. Neden biliyor musun, çünkü bu köşkün ismi gerçekte Mentmore Towers'tır ve Rothschild ailesine aittir... Hö? Nasıl yani? Rothschild kendi elleriyle mi çektirdi bu filmi? Danışıklı dövüş mü bu film? Buraya da çentik atıyorum, açıklayacam hepsini, biz filme devam edelim.
Ehehe aklın Rothschild olayında kaldıysa onu bi kenara bırak şimdilik, dönecez o konuya. Neyse Bill parolayı söylüyo ve içeri kabul ediliyo. Parola "fidelio" (sadakat)  kelimesi. İçerde Bill'i maskeli elemanlar karşılıyo, Bill de takıyo maskesini, yalnız Bill'in şu sıfata bi bakar mısın ya sihirbaz Mandrake gibi olmuş Allahsız ehehe.
Son aşama, Bill 2 kolonun arasından geçiyor dikkat ederseniz. Çünkü birazdan başka bir "aleme" giriş yapacak.
Ahanda işte o alem. İçerde Trt halk oyunları ekibinin çayda çıra gösterisi varmış meğersem. Bizim Bill de partide tanıdığı tek arkadaşı tuvalete sıçmaya giden her sap gibi bi köşede tek başına sessiz sessiz bekliyo.
Arkada bizim Bill'in arkadaşı piyano çalıyo, mekânda canlı müzik var. Ayrıca 50'lik + tekila shot 8 lira, perşembeleri halk günü.

Ayinde çalan ilahi ise şu: http://fizy.com/#s/12o3wb. Açın dinleyin hemen şimdi, iyi tribe sokuyo ehehe. Zaten öyle bi müzik ki bunun çaldığı ortamda 3 dakika dur "ben tanrıyım" dersin mına koyim. Burada Kubrick bir Ortodoks ve bir Hindu ilahisini mix'lemiş. Ve Kubrick ayin sahnesinde bu ilahiyi bize TERSTEN dinletiyor, kelime sonlarındaki garip telaffuzdan farkedebilirsiniz siz de ilahinin tersten çaldığını. Bildiğiniz gibi satanist ayinlerde ritüeller tersten yapılır, Tanrı'ya ters gitmekle alakalı bi durum bu. Filmdeki müziği ters çevirip dinlediğinizde ise aslında müziğin düz ve sözleri anlamlı halini dinlemiş oluyorsunuz, buyrun burda çevrilmişi var: http://www.youtube.com/watch?v=-7fZ28GeQi8.  Ve neden Hindu ilahisi kullanılıyor biliyor musunuz? Çünkü Kubrick olayı çözmüş abicim, uyduruk spiritüalit Hindu inanışlarının da, tanrılarının da temelinde satanizm olduğunu biliyor adam. Nazi svastikası bile spiritüalist bir Hindu inanışına aittir, kaynağı orasıdır. Valla zeki adam şu Kubrick, okur bu çocuk.
Filmi henüz seyretmemiş olanlar için biraz gösterecem bu ayin sahnelerini. Bu arada bizim pelerinliler soyunuyo.
Am mı lan o?
Valla am.
Bizim Bill de Show Tv'deki Şans Kapıyı Çalınca yarışmasında aile reisi yarışırken arkada ayetel kürsi okuyan babaanne gibi içinden bildiği duaları okuyo, aklı çıktı la garibanın ehehe.

Reis sırayla kızları bir eş seçmeleri için görevlendiriyo. Illuminati'de kızlar teklif ediyomuş lan, biz de mi girsek ehehe.
Karı aklı işte, öyle tek başına cool takılıyo diye gitti Bill'i seçti. Yok lan yoki, onu seçmesinin bir sebebi var.
Karı bizimkinin yeni gelin gibi hareketlerinden anladı buraya yabancı olduğunu ve iyi niyetli de bi karı çıktı.

Karı uyarıyo bizimkini.
Buradan sonra Bill odaları geziyo ve Kubrick bize orgy sahnelerini gösteriyor, arka planda başka bir Hindu ilahisi çalıyor.  Ve bu filmin yapım yılı 1999... Öncesinde sinema ya da televizyonda yok böyle bir elit ifşası.
Şimdi maskelerle sevişmenin manası nedir biliyor musunuz? Alevilere atılan pislik bir ifita vardır, "mum söndü gecesi" diye. Neymiş yok efendim ışıklar kapatılıp karanlıkta herkes tuttuğunu skermiş, bu bir ayinmiş. Peki Kubrick'in bize gösterdiği bu ayin de aynı mantıkla işlemiyor mu? Maskeler olduğu sürece kimin kim olduğu belli olmuyor ve insanlar karşısındakinin kim olduğunu bilmeden birbirleriyle cinsel ilişkiye giriyorlar. Şimdi bu mum söndü palavrasının nereden ve kimlerden geldiğini görüyor musunuz? Türkiye'de kimlerin bu ayinlerini Alevilere malettiğini görüyor musunuz? Yaa...
Eşcinsel ilişki de var tabi aiynlerde. İbneliğin lüzumu yok beyler.

Bizim karı tekrardan buluyo Bill'i, hala vaktin varken git, sana daha fazla yardımcı olursam ikimizi de sikerler diyo.
Bu sırada bizim Bill'den işkillenmişler, bizim karı bile Bill'in saf hareketlerinden orada yabancı olduğunu çaktı zaten. Diğer abiler de eşek değiller ya, farkedip çağırıyorlar hemen Bill'i. (Adam Bill'i götürürken Frank Sinatra'nın "Strangers in the Night" (Gecedeki Yabancılar) şarkısı çalmaya başlar)
Bill'i sorguya çekerler.
Kaçarı yok, sikecekler bizim Bill'i. Kırmızı pelerinli ayin liderinin oturduğu tahttaki çift başlı kartal sembolü var ya, işte o size girsin ehehe. Yok yok girmesin, bakın şimdi sizden 2 resim arasındaki 7 farkı bulmanızı isteyecem.
Bu da 33. dereceden mason sembolü, yani kırmızı pelerinli dayının tahtındaki sembolün aynısı. Hee neymiş, bu öylesine sıradan bir grup seks partisi değilmiş. Masonik bir ayinmiş. Ve o kırmızılı abimizin yerinde olanlar, reel hayatta benim bu blogda isimlerini defalarca zikrettiğim saygıdeğer ailelerimizin liderleri oluyorlar. Bu ayinlere size bu blogda tanıttığım kişiler katılıyor, Rockefeller, Rothschild ve elit çevreleri... Aklınız almıyo di mi? Hepsi takım elbiseli efendi iş adamları gibi görünüyo normalde di mi? He he.
Bizim karı fedai çıkıyor, "onun yerine beni alın" deyip kendini feda ediyor. Bir başka deyişle bu kadın kendi hayatıyla Bill'in kefaretini ödüyor ve Bill özgür kalıyor. Yani bırada amaç ritüelistik bir şekilde birini kurban etmek, Bill ya da başkası, sorun değil.
Şşşş indir o eli. Bizim Bill'i azad ediyorlar fakat "burada gördüklerinizi birilerine anlatırsanız kaynatanızı sikeriz sevgili kardeşim :)" uyarısında bulunuyorlar. Kubrick bunların yapma dedikleri şeyi yapmış olmuyor mu la?
Şimdi az mola hocam.

Kubrick neden bu sahneleri Rothschild'in kendi mülkünde çekti? Madem bu film yüzünden öldü ya da öldürüldü, öyleyse buna nasıl izin verdiler? Zaten bundan önceki esas soru şu, eğer Kubrick bu filmi iyi niyetle çektiyse (ki %99 öyle) neden Tom Cruise'u oynattı? Tom Cruise bildiğiniz gibi tarikatçinin, cemaatçinin önde bayrak flama taşıyanı. Scientology denen spiritüalist dine inanıyor ve bu oluşumun 2 numaralı adamı kendisi. Ayrıca eşi doğum yaptığında onun plasentasını yemişti, haberlere falan konu olmuştu bu "aa ne kadar ilginç ehehe :)))" diye, fakat aslında o bir pagan ritüeliydi. Ayrıca Nicole Kidman da Eyes Wide Shut'ın çekimleri esnasında Tom Cruise ile evliydi ve scientology üyesiydi.

Bir Scientology toplantısında Tom Cruise.

Kanye West ve Tom Cruise.

Piramit dememe lüzum?
Kubrick'in önceki filmlerinde bu Illuminati piramidi ve sembolojisini kullandığını biliyoruz. Bu bilgiler ışığında diyebiliriz ki, Kubrick muhtemelen onlardan biriydi. Bu ayin sahneleri ancak orada bulunmuş ya da ciddi bilgiler sahibi olan biri tarafından bu kadar detayıyla ve onları rahatsız edebilecek bir şekilde canlandırılabilirdi.

Ama durun bakalım, bu film onların korku politikalarına hizmet eden bir film ise, Kubrick'in filmi teslim ettikten 4 gün sonra kalp krizi sebebiyle ölmesi nedir? Bu nasıl bir danışıklı dövüş ki sonunda Kubrick gibi birisinin hayatına mal olsun? Üstelik karısı Christiane Kubrick onun kalp krizi yüzünden öldüğü iddialarını hala kabul etmez...

Teşekkürler Fikret. şimdi kameralarımızı New York'tan bir dram manzarasına çeviriyoruz.

En son bizim Bill'i yakalayıp göndermişlerdi ayinden. Ayinden sonraki ilk sahnede, Bill kapıyı açıyor ve eve giriyor. Şimdi bu 10 saniyelik sahneyi seyrediyoruz. 5. ve 7. saniyeler arasında Bill'in sırtına iyi bakın, "her şeyi gören göz" belirecek. Bildiğin insan gözü beliriyor orada, ben tırstım lan bunu ilk gördüğümde.


Farkettiniz umarım, youtube'a ekleyince video kalitesi yarak gibi düşüyomuş onu öğrendim ama elinizde DVD'si varsa 1:26:42'ye odaklanın daha net farkedeceksiniz. Bu kesinlikle bir ışık, yansıma, göz yanılgısı vs değil, oraya doğru vuran bir ışık yok, fizik kurallarına aykırı amına koyim.

Kubrick reyiz gözü Bill'in üzerine kasten yerleştirmiş, zira Bill artık "her şeyi gören göz"ün takibindedir ve onlar tarafından mimlenmiştir.

Valla göze geldi çocuk ehehe.

Ertesi sabah Bill kiraladığı kıyafetleri geri götürmek için tekrar Rainbow denen dükkana gider.

Gündüz vakti daha iyi görürüz ki Rainbow'un yanındaki bina bir mason locasıdır. Bu eklediğim resimde net görünmemekte fakat DVD Player'da zoom yaparak bunu daha net görebilirsiniz. Ayrıca bu binanın bir mason locası olduğu benim keşfim değil, internet'teki diğer kaynaklarda buldum ve bu mekânın yerlileri de böyle diyor.
Bill'in maskesi çıkmaz kiraladığı eşyalar arasından. Ve bizim orospu karı belirir orda.
Gavat baba dün kızını siken herifleri uğurluyor, çıkışta ellerine kolonya dökmediği kaldı pezevengin. Bizim babanın, kızını sattığını söylememe gerek yok heralde artık ehehe.
Kız uzun süre boş boş bakıyor bizim Bill'e.
Bakın hala o boş bakışlar... Kız bir seks kölesi ve o ayinlere de katılıyor, hatırlayın bu söylemişti Bill'e hangi pelerinden alması gerektiğini. Yani muhtemelen dün geceki ayinde bu karı da vardı.
Hala hipnotize olmuş gibi bakıyor. Bu filmin yönetmeni Kubrick, bir sahneyi 90 kere çektiği olmuş bu filmde, Guinness Rekorlar kitabına girmiş. Her detayın bir anlamı var, bunu unutmayın.
Baba bizim Bill'e de satmak istiyor kızını. Kız hala çamaşır makinası seyreden otistik çocuklar gibi Bill'i seyrediyor lan.

Bakın şimdi anlatacaklarım asla teori değil, %100 eminim bunlardan, kafayı yedim artık onlarca yabancı sitede, blog'da, Kubrick fan sayfalarında fink atmaktan ve oralarda da birebir düşündüğüm şeyleri görünce defalarca hasssssiktir dedim. Aklın yolu bir zira.

Parçaları birleştirecez taşaksızlar, iyi dinleyin.
  • Kız bir seks kölesi.
  • Illuminati ile, daha doğrusu seks içerikli Illuminati ayinleri ile bağı var.
  • Boş ve donuk bakışları, hipnozdaymış gibi hareketleri var.
  • Ve dükkanın adı RAINBOW (Gökkuşağı).
Sonuç: Kubrick burada bas bas bağırmış, "zihin kontrolü var, MKULTRA diye bir yöntem var" diye. Ey sığır ekşici, teması kadın erkek ilişkisi değil bu filmin. Senaryonun esinlenildiği "Traumnovelle" adlı romanda tek bir masonik sembol, masonik ima yok, sadece elit kesimin yaptığı grup seks partisi var romanda. Kubrick kendisi ekledi bu filme masonik temayı. Adam filmin başında bile 50 kere bağırdı sana "gökkuşağının bittiği yer" diye, defalarca şu dükkanın girişindeki "rainbow" yazısını ve gökkuşağı resmini gösterdi o kıt kafana girsin diye, mesajı al diye. Ama sen hala "kadın-erkek ilişkilerindeki şehvetli tutkular ve rasyonel çıkarımlar swh swh" gibi sikimsonik anlamlar peşindesin amına kodumun fularlı çakma enteli. Boş beleş orospu çocuğu seni.

Oz Büyücüsü
Gökkuşağı ve aynalar zihin kontrolünde kullanılan birer semboldür. Oz Büyücüsü ve Alice Harikalar Diyarı'nda adlı kitaplarda da bu gökkuşağı ve aynalar sık sık kullanılır. Bu çocuk kitapları, çocukları kitlesel biçimde programlamak için yapılmış birer zihin kontrolü projesidir ki çocuklar üzerinde ne kadar fazla oynadıklarını biliyorsunuz. Walt Disney dahi 33. dereceden masondur, sikip atıyorlar körpecik beyinleri bu adamlar. Çocuklar onlar için çok önemli, zira bir çocuğu etkilemek çok daha kolaydır. Çocukluğunda cinsel istismara maruz kalmış, aşırı düzeyde seksüel içerikli sübliminal mesajlar almış bir genci, erginlik çağında ve yetişkinliğinde oyun hamuru gibi şekillendirmek, uzaktan kumandalı oyuncak araba gibi yönetmek çok daha kolaydır.

Tabi ki gökkuşağı ve ayna görünce hipnoz olmayacak çocuklarınız, bunlar sadece birer sembol. Belki Pavlov'un köpeklerini harekete geçiren zil sesi gibi birer tetikleyici bunlar, belki de çok başka anlamları var... CIA'de görevli uzman değilim o kadarını bilemiyorum ve bilmek de istemiyorum, fakat gözlerim ve beynim var, şunu görüyorum: Wizard of Oz ve Alice in Wonderland birer zihin kontrolü programıdır, gökkuşağı ve aynalar bu sembolojinin birer parçasıdır. Hatta Wizard of Oz ile Aleister Crowley arasında bir esinlenme dahi vardır.

Bakın ben ekşicilere çok söverim o ayrı konu ama ekşi'yi ekşi yapan yazarlara saygım sonsuzdur. Zaten 2000'li yılların başında dial-up interneti olan biz ergenler için bir Pokeimam vardı, bir Ekşi Sözlük vardı, başka da bi sikim yoktu internette. Ekşi'nin birinci nesili ve İnci'nin birinci nesili iyi çocuklardır ayrıca, kaliteli adamlardır çoğu. Bakın Oz Büyücüsü hakkında ne demiş Ekşi'nin en eski yazarlarından Cyrano, MUHAKKAK okuyun;


Ben bu sözlük entry'sini bilimsel bir veri olarak önünüze sunmuyorum. Sadece az kafanızı çalıştırıp fikir sahibi olun diye gösteriyorum. Oz Büyücüsü'nün kitabını okumadıysanız, filmini seyretmediyseniz, çocuklar üzerinde yarattığı etkileri görün istiyorum. Sizlere olaya tarafsız bir insanın bakış açısını gösteriyorum.

Kubrick romandaki tüm karakterlerin isimlerini değiştirerek filme aktardı demiştik, Nicole Kidman'ın canlandırdığı karakterin isminin "Alice" olması da bir tesadüf mü sizce?

Şimdi birazcık filmde flashback yapacaz, şu ayin sahnelerinden önce Bill bi orospu karıya gitmişti hatırlarsanız. Bill'in telefonla konuştuğu sahnede bu kadının evindeki 2 kitap, isimleri gözükecek şekilde kadrajda kaldı yaklaşık 1 dakika boyunca.


Sanırım dünyanın en kültürlü orospusuyla karşı karşıyayız, kızın evinde Introducting Sociology (Sosyolojiye Giriş) kitabı var. Öbür kitabın adı ise Shadows of the Mirror (Aynanın Gölgeleri). Bendeki filmin kalitesi çok sikkoydu, DVD'niz varsa daha net görürsünüz.

Bu kızın evindeki pagan maskelerini hatırlayın, belki o da ayindeydi. Tıpkı Rainbow Shop'taki diğer kız gibi, fahişe ve elitlerin seks kölesi. Ve ne gariptir ki yine seks kölesi olan bir kadın ve yine onun olduğu mekânda bir zihin kontrolü göndermesi var; "ayna".

Size elitlere ve siyasetçilere pazarlanan bir seks kölesi ismi vereyim günümüzden, kabalistik öğreti ile yetiştirilmiş bir yahudi kızı; Natalie Portman. Şimdi kendisiyle ilgili apayrı dökümanlar sunacam size, bir tanesine bakıp "siktir lan bu ne" deme sıçarım suratına, göstereceklerimin hepsini üst üste koy ve azıcık analiz yetin varsa öyle bir değerlendir.

Devendra Banhart adlı okultist elemanın Carmensita klibine bir bakalım, o zamanlar beraber oldukları Natalie Portman da oynuyor klipte.

Lucifer abimizi anarak başlıyoruz.

Om işareti, a-ok işareti ya da nam-ı diğer 666 sembolü.
Natalie hanim kızımız.
Güneş sembolojisi
Birader alnında piramit çıkmış.


Gökkuşağı (hadi canım?)


Güneş sembolojisi.
"Gökkuşağının bittiği yere gitmek istemez misin?"

Mısır konsepti olduğunu mu düşünüyorsunuz bu klibin? Lucifer? 666 sembolleri? Gökkuşağı? Zihin kontrolündeki seks kölesi Natalie Portman?

Görmeyeli amma değişmiş la bizim Mısır konsepti.

Bir ara beraberlerdi bu herifle.
Aha da bununla.
Seks kölesi Natalie Portman'ın eski tokmakçılarından biri kimdi dersiniz acaba...

Yanındaki adam kim biliyor musun?

Kendisi pek zengin, pek elit bir abimiz.

Nathaniel ROTHSCHILD

Nathaniel Rothschild ile Natalie Portman'ın ilişkileri vardı... Google diye bir şey var, kendiniz de bakabilirsiniz.

Rothshild ve Rockefeller ailelerinin her taşın altından çıkıyor olmaları ve bunun aksine medyada oldukça az haberlerinin veriliyor olması dikkatinizi çekmediyse zaten, ananız sizi doğurmamış sıçmıştır kusura bakmayın.

Natalie ablamızın siyasetçilerle de arası çok iyidir.

Hillary Clinton ve Natalie Portman.

Bill Clinton ve Natalie Portman.
Ve kendisi bir zamanlar Obama'nın da seçimlerdeki reklam yüzüydü...

Bakınız: Bu video. Ya da kendisinin ne alakası varsa 2008'deki "erken seçim" oylamasında insanları "evet" oyu kullanmaya teşvik ettiği bu video ya da bu video.

Fazla söze lüzum?
CIA'in geliştirdiği MK Ultra projesi ile, böyle pilli bebekler yaratıyorlar işte. Seks kölesi, reklam yüzü, propaganda aracı, çok fonksiyonlu Yahudi mutfak robotu Natalie Portman.

MK Ultra'nın sonuçlarından bahsetmiştim Lady Gaga başlıklı yazılarda. Röportajın ortasında gelen birilerini (?) görüp sağa sola bakarak "hello oh my god hellooo" diye hayali arkadaşlarına selam veren Britney Spears'ı, 7 aylık hamile haliyle kendinden geçmiş bir şekilde karnını gösterip "sanırım biraz gazım var" diyen, hamile olduğunun farkında olmayan ve 3 sene önce vefat eden Anna Nicole Smith'in %100 gerçek görüntü kayıtlarının olduğu video link'leri vermiştim.

Boş bir vaktinizde muhakkak seyredin bu video'yu: http://www.youtube.com/watch?v=0vSver59BsU

Muse'un son albümünü de bir inceleyin, MK ULTRA adında bir şarkıları var tamamen bu konuyla ilgili. Yine Muse grubunun "Uprising" şarkısının da sözlerine bir bakın, "onlar bizi yönetemeyecekler, onlar bizi zorlayamayacaklar, galip gelen biz olacağız" diyerek Illuminati'ye nasıl meydan okuduklarını görün (umarım samimilerdir bu tavırlarında). He tabi ekşici entel kardeşlerimiz bu "uprising" şarkısında Illuminati'ye göndermeler olduğunu zerre anlamadan "aay çok güzeeaaal şarkıııaa" entry'leri giriyorlar o ayrı konu. Uprising başlığındaki 60 küsür entry'de tek bir "illuminati" kelimesi yok Ekşi Sözlük'te, hani en entelektüel, en zeki kesimimiz onlar ya, o yüzden oradan örnek veriyorum.

Bak tamamen ANTİ-SİYONİST mesajlar veren Uprising şarkısı için girilmiş bir ekşi entry'si,


Bizim üniversitelerimiz öküz yetiştiriyor.

Cehalet esas kendini "elit" sanan öküz kesimin arasında kol geziyor.

Bu sebeple bu dangalaklara karşı bildiklerinizi savunmaktan çekinmeyin. Ben bu blog'da bazı şahsıma ait tespitler dışında, zaten genel olarak bilinen şeyleri anlatıyorum, fakat sizi buraya çeken şey okudukça "aa evet lan şerefsizim aklıma gelmişti" diye içinizden geçiriyor olmanız, haksız mıyım? Size çok farklı şeyler anlatmıyorum, sadece amele toplum baskısı sebebiyle söylemeye cesaret edemediklerinizi sizin adınıza dile getiriyorum, tek esprim de orda. O yüzden beni aynştayn da yapmayın, kahraman da yapmayın, zaten bi sik olmaz benden. Kendi sikkofield'ınız olun, kendi gerçeklerinizi dile getirmekten çekinmeyin, tamam mı canlar ehehe. Dininizi, milletinizi ve görüşünüzü savunduğunuz için size faşist ya da şakirt gözüyle bakacak Selin'in ben ta amına koyim. Bırak o Selin görünümlü Kezban'ın sidikli amını sikecem diye şekilden şekle girme, kişiliğinden ve duruşundan ödün verme sen. Çok zorda kalırsan ben veririm sana, bi aloya bakar (siktir lan o kadar da değil ehehehe).

Eyes Wide Shut'a devam edelim biz, filmdeki zihin kontrolü göndermeleri bunlarla sınırlı değil, filmin seyri esnasında tekrardan dönecem zihin kontrolü göndermelerine.

Bill ayinden çıktıktan sonra "her şeyi gören göz"ün takibine alınmıştı hatırlarsanız, "bu konuyu araştırırsan ananı sikeriz" diye de uyarılmıştı.

Ama bizim Bill dayanamayıp o ayinin yapıldığı malikâneye geri dönüyor bir gündüz vakti. Sap sap kapıda bekliyo.
Fakat "big brother is watching you".
İçeriden bir emmi beliriyor, Bill'e bir zarf veriyor.
Çoktan biliyorlar bizim elemanın meraklanıp geri geleceğin, uyarı mesajını bile hazırlamışlar. 
Hatta bir başka sahnede Bill'i takip ediyorlar, ve takip eden adam kasıtlı şekilde uzun uzun Bill'e bakıyor. Yani amaçları gizli bir takipten daha çok, bizim Bill'e "seni izliyoruz orospu çocuğu" mesajı vermek. Başka bir deyişle amaç, korku politikası ile gözdağı vermek. Hay amına koyim o kadar şey yazıyom beni de takip etsenize piçler :(  Edin de ananızı sikeyim bi ehehe.
Bu adamlar bu boku zaten şu anda da yapıyorlar. "Biz her şeye hakimiz, tüm güç bizde" mesajı vermek istiyorlar, bu yüzden kendilerini bilerek deşifre ediyorlar.

Öyle mi sizce?

Birçok şeye sahipler, birçok şeye hakimler, fakat ASLA her şeye sahip değiller.

Şunu unutmayın ki bu adamlar henüz istedikleri ölçüde her şeyin hakimi olsalardı bu korku politikasını medya yoluyla insanlar üzerinde uygulamaya çalışmazlardı.

Seni yıldırmak istiyorlar ki sen örgütlenemeyesin diye.

Sana korku salıyorlar ki "artık iş işten geçti, yarağı yedik" diye umutsuzluğa kapıl diye.

Fakat hiç de öyle değil. Senden korkuyor olmasalar seni korkutup güvenini kırmaya çalışmakla vakit kaybetmezlerdi.

Kardeşinizin de var bikaç projesi, Allah kısmet ederse sizin de desteğinizle gücümüz yettiğince elimizi taşın altına sokacaz. Ve taşaksızlar, gücümüz çok şeye yeter, yemin ederim ki kuru sıkı laflar değil bunlar, ben bilmediğim şey üzerinden atıp tutmam.

Toplu halde yapılmış ciddi ve büyük bir boykot, bir ay boyunca Coca Cola tüketmemek, Shell'den benzin almamak, onlara müthiş bir "biz buradayız" mesajı olur. Ve zaten onların esas çekincesi de bizim birlik olmamız... Bu yüzden bizim kültürümüzü, insanlığın ahlak anlayışını dejenere ediyorlar ki birlik olamayalım, sikim sikim görüş ayrılıklarıyla bölünelim diye...

1 ay boyunca Türkiye'de Coca Cola satışları %90 düşse, Coca Cola iflas etmez, maddi olarak belki de hiçbir sikim kaybetmezler. Maddi olarak kaybetmezler fakat, başka birçok şeyi kaybederler. Korktukları şey tam olarak başlarına gelmiş olur ki onların esas korkusu da zaten karşılarında örgütlenmiş ve bilinçli bir halk görmek.

Bundan çekinmiyor olsalardı Kubrick öl(dürül)mezdi, Michael Jackson öldmezdi, John Lennon ölmezdi, araştırmacı John Todd 30 yıl hapse çarptırılmazdı. Böyle tek tabanca gidersem belki bana da yaparlar bi boklar, sana da yaparlar, hayat bu belli mi olur? O sebeple "tek tabanca" olmayacaz, "birlik" olacaz. Coming soon, konuşacaz bunları kaynatasızlar ehehe.

Neyse filme dönelim şimdi biz.

"Gökkuşağının bittiği yere gitmek istemez misin?"

Şu bizim sosyoloji okuyan kültürlü orospu vardı ya, Bill onun evine gidiyor fakat onun yerine ev arkadaşı var evde. Dikkat ettiysen gökkuşağının bittiği yer burası, Bill ve kızın üzerinden geçen gökkuşağını gördün di mi evladım? Bu kız da resimde gördüğünüz üzere orospu, seks kölesi ve yine bir gökkuşağı ibaresi...  Kızın eteğindeki pentagramlar ise satanizmden ziyade zihin kontrolünü temsil etmekte. Herneyse, Bill bu kadından, o gün yatmaktan son anda caydığı fahişenin AIDS olduğunu öğreniyor. Ballı pezevenk ucuz yırtmış.

Bi kafeye girip gazete okuyor Bill. Gazetenin manşeti gördüğünüz üzere "lucky to be alive" (hayatta kaldığı için şanslı). Kubrick abimiz burada sadece Bill'in AIDS muhabbetinden yırtmasına göndermede bulunmuyor, bir taşla kuş sürüsü vuruyor bu manşet üzerinden. Şöyle ki...
Dünki ayinde Bill için kendisini feda eden kadının ölüm haberi var bu gazetede. Aynı zamanda güzellik kraliçesiymiş kendisi, ve ismi de Amanda.
Yani manşetinde "hayatta kaldığı için şanslı" yazan gazetede, Bill bu şansını borçlu olduğu kadının ölüm haberini okuyor.

Bu, filmin başında Bill'in yardımına koştuğu Mandy.
Bu da ayinde Bill için hayatını veren kadın, yani Mandy.
Bu da Mandy (Amanda)'nın ölüm haberi.
Filmi bilmeyenler için hızlıca izah edeyim, bu 3 kadın da aynı kişi; Mandy. Zaten Bill birkaç sahne sonra morga giderek Mandy'nin ayinde kurban edilen kadın olduğunu görecek. Mandy de Amanda'nın kısaltması, bizdeki Fatma ve Fatoş gibi işte.

Peki şimdi Mandy'nin ya da Amanda'nın hayatını bir özet geçelim,
  • Seks kölesi
  • Güzellik kraliçesi / ünlü birisi
  • Genç yaşta overdose'dan ölü bulunuyor
Mandy mi?

Marilyn Monroe olmasın bu?

O da 36 yaşında overdose'dan hayatını kaybetmişti.

Şimdi bi sigara yakın, arkanıza yaslanın, gözlerinizi iyi açın.

Ben bi şey söyleyip öyle havada bırakmam onu, huyum değildir. 

Kubrick reisin neden bu filmi 400 günde çektiğini, neden Guinness'e girdiğini daha net göreceksiniz şimdi.

Biraz flashback yapacaz. Ayin sahnesine dönelim, en son Mandy kendini feda etmişti, kurban edilmek üzere götürülmüştü ve ayin sahneleri orada bitmişti. Ayinden sonraki hemen ilk sahnenin bir kısmını görmüştük, hani Bill eve dönüyordu ve mimlendiği için sırtında her şeyi gören göz beliriyordu. Şimdi Bill'in eve girdiği ve yatak odasına doğru yürüdüğü bu gayet sikko sahnelere Kubrick reisin serpiştirdiği diğer mesajlara bakacaz.

Bill ayinden eve döner, kapıyı açar ve kapıyı açınca bir süre duraksar. Sebep? Kapı numarası olan "5A" yeteri sürece kadrajda gözüksün diye. Kubrick 5A'nın gözükmesi için önünü de hiç kapattırmamış ve film elinizde varsa bakın, kapı bu şekilde açıkken Tom Cruise bir süre bekliyor, adeta poz veriyor.

İçeri doğru yürürken duvardaki HELENA yazısının önünde bir sire bekliyor Tom Cruise. Helena filmdeki kızının adı bu arada. Ve unutmayın, bunlar ayinden hemen bir sonraki sahneler. Yani bu esnada Amanda henüz kurban edildi ya da edilmek üzere.

Amanda kurban edildikten hemen sonra gözümüze sokulan bu 5 A ve HELENA ne anlama geliyor?

Marilyn Monroe, 5 AĞUSTOS 1962'de, 5. HELENA Drive'da ölü bulundu.

Ve ölüm sebebi yine overdose'du.

Dayı diyorum ya işte haftalardır kafayı yiyorum bu nasıl film diye, manyak olum bu Kubrick. 

Marilyn Monroe'nun bildiğiniz gibi zamanın ABD başkanı Kennedy ile ilişkisi vardı. Seks ikonasıydı. Genç bir yaşta öldü.

Kubrick burada atıfta bulunmak için konu mankeni olarak Marilyn Monroe'yu seçmiş, fakat onun işarettiği sadece Marilyn Monroe değil. O, zihin kontrolünde tutulan tüm seks kölesi kadınları işaret ediyor.

Zihin kontrolünde, yarı hipnoz halinde olduğu çok belliyken çekilmiş video'ları olan Anna Nicole Smith de 3 sene önce overdose'dan hayatını kaybetti. Bu MK ULTRA zihin kontrolü yönteminde haplardan ve uyuşturucu maddelerden faydalanıyorlar tabi ki, fakat bu insanların davranışları öyle "hacı kafa 2 milyon yea" gibi değil. Hipnozdalar. Bu bir zihin kontrolü yöntemi.

Bu karı Miley Cyrus.
Disney'in bir yarışmasında "keşfediliyor", "yetiştiriliyor" ve ortaya seks kölesi bir kadın çıkıyor. 16-17 yaşında kucak dansı yapıyor yönetmenine, çıplak pozlar veriyor.

Tek bu karı değil tabi, çok var bunun gibi yeni yetme fahişe ünlü şimdilerde, Selena Gomez, Demi Lavato, Vanessa Hudgens vs vs... Bunların hepsi de Disney çıkışlı. Ama "ne var hacu Abd'de kızlar çatır çatır sikişiyür o yaşlarda, altında bi şey arama yea" diye düşünüyorsanız sizi şöyle alalım,

Sağdaki çocuklar kimler biliyor musunuz? Britney Spears, Christina Aguilera ve Justin Timberlake.

Disney'in Mickey Kulübü'ne üyeler çocuk çağlarında, Disneyland'deki bir yarışmada keşfediliyor bunlar.

Bu 3'ünün daha o yaşlarda, beraber, Disney'in fotoğrafında aynı karede olmaları tesadüf di mi? Mına kodumun sığırları sizi...

Bunları o yaşlarda seçiyorlar.

O yaşlarda başlıyorlar zihin kontrolü uygulamalarına, programlanıyor bu çocuklar.

Bunu DISNEY yapıyor.

Ne kadar iğrenç bir sistem görüyorsunuz di mi?

Ve bu insanlar aşırı yetenekli oldukları için ünlü olmuyorlar. Britney, Christina, J. Timberlake, Lady Gaga, bunların bir esprileri yok, şarkıları bile kendilerine ait değil. Bu kişileri ünlü "yapıyorlar".

Lady Gaga'nın gerçek ismi Stefani'dir, o Stefani denilen kız çok yetenekli olduğu için Lady Gaga olmadı. Lady Gaga zaten planlanmış bir karakterdi, birinin Lady Gaga olması gerekiyordu ve Stefani'yi Lady Gaga yaptılar. Bir başka deyişle bu rolü ona verdiler.

Kubrick tüm bu dönen dolapların farkında, tabi o hayattayken Lady Gaga felan yoktu ortada eşek evladım isimlere takılma, bu zihin kontrolü programlamasının, seks kölesi edilen diğer kadınların, bunların hepsinin farkındaydı adam. Eyes Wide Shut'ta bunları anlattı.

Eyes Wide Shut, 2 senaryosu, 2 kurgusu olan bir filmdir.

Bunlardan birincisi sığır ekşici kesime hitap eden senaryodur ki onlar insanların %99'unu falan oluşturur. Bu filmi seyredip şöyle derler; "Üstad adın erkek ilişkilerini anlatmış yeeaa swh"

İkinci ve esas senaryo ise zihin kontrolü programlaması başta olmak üzere bu elit ailelerin ne boklar karıştırdığını ifşa etmektir. Kubrick bu filmi tamamlayıp teslim ettikten 4 gün sonra öldüyse bunun altında bir şey arayacaksın kuzum. Bu anasını siktimin hayatı o kadar da tesadüflerle dolu değil zira. Onlar bunları sana gayet normal, tesadüfi olaylarmış gibi kakalıyorlar ama öküzün bacağı hiç de öyle değil. Kubrick abimizin buna da müthiş bir göndermesi var filmin devamında, birazdan gelecez oraya.

Şimdi inançlı birine kafir, kafir birine inançlı demek, etik olarak da dini olarak da doğru değildir. Fakat sadece elde ettiğim işaretleri toplayarak bir varsayımda bulunacam, yazının buradan sonrasını iyi okuyun uçuşa geçecez ehehe.

Önceki filmlerinde gayet onların piramit, göz ve güneş sembollerini kullanan bir Kubrick vardı. Görünen o ki abimiz Michael Jackson gibi sonradan doğru yolu bulmaya başlamış ve Eyes Wide Shut gibi onlara büyük bir darbe indiren bir film çekerek kapanışı yapmış.

Şimdi Lady Gaga'nın çok ilginç bir şarkı sözünü yazacam buraya, sadece bir dörtlük. Lady Gaga başlıklı yazıları okuyanlar biliyordur, Gaga da durumunun boktanlığının farkında fakat birtakım sebeplerden dolayı bırakamıyor sahip oldukalrını. Hatta son kliplerini genelde ağlayarak bitiriyordu, hatırladınız di mi? Heh, şimdi Gaga'nın "Dance in the Dark" şarkısından bazı kısımlar sunacam size.

Marilyn, Judy, Sylvia, tell'em how you feel girls,
Work your blond Benet Ramsey will haunt like Liberace
Find your freedom in the music
Find your Jesus, find your Kubrick.

Meali:
Marilyn, Judy, Sylvia, onlara nasıl hissettiğinizi anlatın kızlar

Özgürlüğünü bul (müzikteki)
Kendi İsa'nı bul, kendi Kubrick'ini bul.


Şarkıda ismi geçen bu kişiler (Marilyn, Sylvia, Judy, Ramsey) genç yaşta şaibeli şekilde ölen ünlü kadınlar. Tüm bu isimleri zikredilmiş kadılar onların seks kölesidir demiyorum, zira aralarında 6 yaşında bir kız çocuğu da var birazdan açıklayacam, bu isimlerin ortak paydaları "intihar" mı "cinayet" mi hala bilinmeyen bir şekilde hayatlarını kaybetmiş olmaları... Flash tv gazeteciliği iş başında, işte o kadınlar:
Marilyn Monroe: 36 yaşında overdose'dan ölü bulundu.
Judy Garland: 47 yaşında overdose'dan ölü bulundu. İlginçtir, sinema kariyerine çocukluğunda Oz Büyücüsü filminde oynayarak başladı.
Sylvia Plath: 31 yaşında zehirlenerek öldü. Öncesinde overdose'dan intihar teşebbüsünde de bulundu.
JonBenet Ramsey: 6 yaşında faili meçhul cinayete kurban gitti, çocuk güzellik kraliçesi. Dünyalar tatlısı da bi kız, görseniz fotoğraflarını...

Ve şarkının devamında Prenses Diana'yı da anıyor, o da malum bir senaryo sonucu çok genç yaşta öldürülmüştü.

Tüm bu şaibeli şekilde, genç yaşta hayata veda eden kadınların isimlerini anıyor Gaga ve sonra şunu diyor "Kendi özgürlüğünüzü bulun, kendi İsa'nızı bulun, kendi Kubrick'inizi bulun"

Hatırlayın Lady Gaga, Judas şarkısında "Jesus is my virtue, but Judas is the demon i cling to" (İsa benim erdemim, fakat Judas takılıp kaldığım şeytanım) diyordu.

Erdemi olarak gördüğü İsa gibi örnek gösterdiği bir diğer kişi de Stanley Kubrick.

Kubrick'in yaptığı gibi, siz de özgürlüğünüzü bulun diyor bu şarkıda Gaga. Bu mesajı veriyor.

"Find your Jesus, find your Kubrick.", bu nasıl şarkı sözü lan? Bizim Serdar Ortaç'ın sözlerine hiç benzemiyor anasını satayım. Buralara buralara we dont need no buralara...

Ve bu Dance in the Dark şarkısı hangi sözlerle başlıyor biliyor musunuz?

Silicone, saline, poison inject me,
Baby, I'm a free bitch.

Meali:
Silikon (silisyum), ilaç, zehir enjekte et bana
Ben özgür bir fahişeyim bebeğim

Zehir, yabancı maddeler, ilaçlar, enjekte etmek? Fahişe? N'oluyor lan?

Lady Gaga bu sözlerle başlıyor şarkıya. Ve bu şarkıda daha sonra "overdose" alarak ölen/öldürülen kadınları anıyor.

Afedersin ama, her şey anasının amı kadar açık.

Zihin kontrolü ile pilli bebek haline getirilen, seks kölesi yapılan kadınlardan bahsediyor Lady Gaga. Tıpkı Kubrick'in yaptığı gibi... Ve Lady Gaga bu olayların zaten içerisinde olduğu için, Kubrick filmlerini (başta Eyes Wide Shut) sığır ekşici bakış açısıyla seyretmiyordur muhtemelen. Kubrick'in ne uğruna öldüğünü, neler yaptığını biliyor bu kadın. Çünkü kendisi zaten Kubrick'in bahsettiği bu olayların tam ortasında.

Zihin kontrolü...

Bunu sadece ilaçlarla değil, başta çocuk hikayeleri, filmler, televizyon, klipler, kısacası medya ile bizlere de uyguluyorlar. Ahlak anlayışımız günden güne değişiyor. Ahlaksızlıkları normal karşılar hale geliyoruz gittikçe. Normal olmayan şeyleri normal karşılamaya başlıyorsak eğer işte orada sıkıntı var demektir.

Johnny Depp kendi filmlerini kendisi seyretmiyor, "merak etmiyorum nasıl göründüğümü ya da filmin neye benzediğini" diyor. Bunları kendi ağzıyla söylüyor, seyredin şu yukarıda link'ini verdiğim amına kodumun video'sunu, anlatılıyor hepsi. Zihin kontrolüne maruz kalıyoruz yıllardır, ufak ufak, bilinçaltı mesajlarıyla, dejenere edilen hayat görüşlerinin bize güzelmiş gibi dayatılmasıyla mahfediliyor hayat anlayışımız.

1 yıldır odamdaki televizyonu açmıyorum. En ufak bir eksikliğini hissettiysem orospu çocuğu olayım.

Kapatın şu amına kodumun cihazını. Fatmagül'ü kim sikmiş öğrenmeyiverin, hiçbi sikim kaybetmezsiniz, aksine çok şey kazanırsınız, inanın bana.

Neyse filme devam edelim artık. En son Bill gazetede Mandy'nın ölüm haberini okuyordu, ve doğru olup olmadığını görmek için yattığı morga gidiyor.

Bakın şimdi çok uçuk bir tespitte bulunacam, hazır olun tekrardan uçuşa geçecez.

Yazının başlarında da söylediğim gibi Kubrick bazı kelime veya kelime gruplarını ısrarla tekrarlamış bazı sahnelerde. Ve bunu yaparken de genelde çok boş, saçma diyaloglar kurmuş ki, esas amacının kelimeyi tekrar ettirmek olduğunu, tekrarladığı kelimeyi vurguladığını görelim diye.

Windsor (Kraliyet ailesinin soyadı) ve "gökkuşağının bittiği yer" örneklerinde olduğu gibi, bu tekrarlanan kelimeler hep bir anlama geliyordu, hiçbiri boş yere tekrar ettirilmedi. Kafamıza kafamıza kaktı bu mesajları Kubrick.

Şimdi Bill ile Mandy'nin cesedinin bulunduğu morga gidecez beraber. Ve Amanda'nın gerçek ismini biz ilk defa burada öğreniyoruz filmde, zira o gazete haberinin detayları bize gösterilmedi, Bill kendisi okudu o haberi. Ben filmi zaten seyretmiş olduğum için o kişinin Mandy olduğunu açıkladım size. Şimdi bakalım Mandy'nin gerçek ismi kaç kere tekrar ettiriliyor.

Bill morga gider, ve görevli bayana görmek istediği kişinin, yani Mandy'nin ismini söyler.

Amanda Curran.
Görevli kadın "pardon ismi neydi" diye tekrar soruyor.
Üstüne heceliyor...
Israrla tekrar tekrar soruyor...
20 saniyede "Amanda Curran" tam 5 kez tekrar edildi. Özellikle Curran hecelerine dahi ayrıldı.
Aklıma gelen şey sizin de aklınıza geldi mi?

Curran -> Kuran?

Olabilir mi?

Filmi ilk seyrettiğimde yanımdaki arkadaşıma "ehehe karının ismi Kuran la" dedim, fakat bir sonraki sahneye bakınca benim "ehehe" oldu sana "ehehehhöaaskkkk".

"Üzerinde on dokuz vardır" - Müddesir suresi, 30. ayet.

Kuran'ın 19'a dayalı bir matematiksel düzen ile indiği söyleniyor son yıllarda, ve bu 19'daki sırdan etkilenerek müslüman olan birçok yabancı kişi var. Ben bu konuda agnostik takılıyorum biraz, yani olabilir de olmayabilir de, bilemeyiz. Neyse siktir edin şimdi beni, filme dönelim biz. Curran (Kuran)'ın defalarca tekrarlandığı sahneden sonraki sahneye bakalım, Bill morga girer...





Yaklaşık 1 dakika boyuncao Curran'ın üzerindeki 19 kadrajda tutuluyor.

Kubrick Kuran'la ilgili bir mesaj vermek istiyor olabilir mi? Ahaha kim bilir... Bu son gösterdiğim şey teoriydi işte, fakat tesadüf olması çok zor olan bir teori. Zira söz konusu yönetmen sembollerin ve detayların hastası olan Kubrick, bu film onun hayatına mal oluyor, ve Curran'ı ısrarla defalarca tekrar ettirdikten sonra, ayette de dendiği gibi üzerine 19'u yerleştiriyor.

Amanda Curran...

Ve "Amanda" ne demek biliyor musunuz?

Latince Amanda; "fit to be loved, lovely" (sevmeye yaraşır, sevilmeye değer) demektir.

Ehehe...

Lady Gaga'nın "Kendi İsa'nızı bulun, kendi Kubrick'inizi bulun" demesinin tüm bunlarla bir alakası olabilir mi? Kubrick kendini onların arasından çekip çıkarmış olabilir mi? Bilemiyorum, elimizde bu gösterdiklerim var sadece, fakat bunları tesadüfe yorasım da gelmiyor pek.

Kubrick'in sembolojiye ne kadar önem verdiğini daha net göstereyim şimdi size, hoş sıkı hayranları biliyordur zaten bunu.

CRM 114 muhabbetini duymuş muydunuz Kubrick'le ilgili? 

Bu CRM 114, Kubrick'in birnevi imzası, entel deyimiyle "trademark"ı. Kubrick bu CRM 114'ü ilk önce Dr. Strangelove filminde kullanıyor, bir cihaza CRM 114 ismini veriyor. O filmin de sembolojiyle iç içe olduğunu söylemiştim. Ardından bunu Clockwork Orange filminde de kullanıyor ve hastaya verilen bir ilacın ismini "CERUM 114" olarak koyuyor, yani "CRM 114". 

Bu sembolojiyi son olarak Eyes Wide Shut'ta da kullanıyor. Nasıl mı?

Curran ve 19 sahnelerinden hemen bir sonraki sahneye bakalım.

IMDB'de de aynı bilgiyi bulabilirsiniz. Curran'ın yattığı oda, hastanenin C koridorunun 114 numaralı odasında. Yani C Room 114. Yani CRM 114.
Size Kubrick detaylara ve sembollere hastalık derecesinde önem verir demiş miydim?

Meraklısına, Kuran'da 114 sure vardır ve 114, on dokuzun katıdır. Ve bu CRM 114, iki buçuk saatlik filmin sadece "Curran ve 19"lu sahnelerine sıkıştırılıyor.

Garip şeyler bunlar ehehe.

Velhasıl kelam özet geçeyim size: Allah diyen Kubrick bulundu, Darwinciler panikte.

Ben gözlemlediklerimi sundum size, isteyen istediği anlamı çıkarmakta serbest... Kubrick hacı oldu, geçen gün sabah namazını beraber kıldık gibi bir iddiam yok, fakat kendisinin Kuran'ı okumuş olması ve bize bir mesaj bırakmak istemiş olması muhtemel.

Ulan valla bizim Mustafa Altıoklar'ın daşağını yiyim ya... Adam ne güzel 2 sevişme sahnesi, 3 entel diyaloglu tırışka sahne koyuyor, al sana film. Bi de şu Kubrick'e bak, matematiksel kod fışkırıyor filmden anasını satayım, Bim Dost Yoğurt'un barkodu bile bu kadar karışık değil ulan.

Filmin sonlarına geliyoruz, Bill morgda Amanda'yı (Mandy'i) gördükten sonra arkadaşı Victor kendisini çağırıyor. Hani şu filmin başında Amanda'yı sikip bayıltan herif ehehe.

Elit arkadaşımız Victor'un odasına giderken damalı zeminden geçiyoruz.
Bu sembolü hatırlamışsınızdır herhalde, filmin başındaki mekâna döndük zira, Victor'un malikânesine.
Ve beklenildiği gibi, Victor o ayindeki maskelilerden biri olduğunu itiraf eder. Malikanesindeki tüm o semboller sırf dekor olsun diye değilmiş yani di mi sevgili sığır ekşici? "Ayy üstad bu filmde kadın erkek ilişkilerini anlatıyoooooo" diyen çemçük ağzına kepçe kepçe sıçarım senin orospu çocuğu.

Victor pişkin pişkin konuşur Bill ile. Ve Victor'un bu filmde "zengin" ve "elit" işadamlarından birisini temsil ettiğini söylememize bile yok sanırım. Bill bir doktor, Victor diye bir arkadaşı var, ve böyle bir işin içinde olduğunu öğreniyor Victor'un, hiç aklına bile gelmezdi. Emin olun sizin de aklınıza gelemeyecek kişilerin onlarla ilişkileri var. Dış görünüşe aldanmayın, kimseye inanmayın, her zaman -abartmamak koşulu ile- belli ölçüde bir şüphe payı bırakın.

Victor tam da bu meseleden bahsediyor işte. Devamında şöyle diyor; "sana oradakilerin isimlerini söylesem gece uyuyamazsın, ama zaten söylemeyecem."
Orada bulunan kişiler takım elbiseli bakanlar, iş adamları, oyuncular, sanatçılar, ünlüler ve elitlerdi... Dışarıdan baktığınızda "siktir lan olamaz" diyeceğiniz kişilerdi.  

Ve Bill'in orada yabancı olduğunu anlamalarında, Bill'in oraya taksi ile gelmiş olması da etkili olmuş. Zira oradaki herkes zaten limuzini ile gelmiş ayine (bunu Victor söylüyor). Hepsi elit kesimden varlıklı insanlardı anlayacağınız, zaten öyle bi ayinde tornacı Hüseyin'in ne işi var amına koyim ehehe.

Victor arkadaşımız pişkinliğini sürdürerek Bill'e yapılan tehditlerin, kadının kendini kurban etmesinin ve her şeyin bir "kurmaca" olduğu söylüyor. "Yersen" çekiyor yani Bill'e.
Tüm bunları sırf Bill korksun diye tezgâhladıklarını söylüyor...
Of of of, bunların hiçbiri boş sahneler değil abicim, dikkatli okuyun şimdi.

Bill tüm o olanların kurmaca olduğuna inanmıyor haliyle, zira morga gidip orada kurban edilen Amanda'nın cesedini kendi gözleriyle gördü.

Fakat Victor neden tüm bunların kurmaca olduğunu söylüyor Bill'e, neden böyle bir şey uyduruyor?

Bill "paranoya" yapsın diye... Ya tutarsa diye... Yani Bill'e vermek istediği duygu şu: "Aslında orada gayet olağan şeyler yaşandı, her şey normaldi, sırf sen kork diye biz tezgah yaptık sana, aslında yok öyle şeyler ehehehehe..."

İşte şimdi Illuminati dediğinizde size "ne saçmalıyosun amına koyim, biz lisedeyken konuşurduk bunları, komplo teorisi onlar heyecanlı ergen seni heh heh heh" triplerine giren dalyaraklar var ya, işte onlar bu oltayı yemiş olan orospu çocuklarının ta kendileri. Victor'un yalanlarına kanan dangalakların ta kendileri onlar...

Size her şey normalmiş hissiyatı verdiler bugüne kadar, "heeey hayat gayet normal akışıyla sürüp gidiyor" dediniz içten içe, fakat hiçbir şey normal gitmedi, hep onlar şekillendirdi bu dünyayı.

Ve bu filmin çekildiği yıl 1999'du.

Yakın bir tarihe kadar bu böyleydi, fakat artık bu politikayı bile uygulamıyorlar, yalanlama ihtiyacı bile hissetmiyorlar artık. İyice yüzsüzleşerek "biz buradayız" diyorlar şu an, benim size bu blogda defalarca gösterdiğim gibi...

Size onlarca tarihi gerçek sundum, medya deşifresi yaptım, klip ifşası yaptım, fakat inanmak istemeyen sığır yaradılışlı gerzekler bunları anlatmaya kalktığınızda size hala "paranoyak" gözüyle baktılar di mi? Olum bakın, size bir ayet verecem şimdi bu konuyla ilgili, fakat inançlı olmasanız bile söylenilmek isteneni kapmaya çalışın siz. Amına koyim şuraya Konfiçyus'un bir sözünü alıntılasam taocu olmasanız bile "vay bee adam demiş abi ehehehehe" dersiniz dalyaraklar, hiç değilse en azından şu objektifliği Kuran için de gösterin, fazlasını beklemiyorum şu an;

"27. Ah bir görsen, ateşin başında durdurulup da şöyle dediklerini: "Ne olurdu, geri gönderilsek, Rabbimizin ayetlerini yalanlamasak ve müminlerden oluversek."

"28. İşin doğrusu şu: Önceden gizlemekte oldukları karşılarına dikildi. Geri gönderilselerdi yasaklandıkları şeyi mutlaka yineleyeceklerdi. Doğrusu, onlar, tam yalancıdırlar." - En'am Suresi.

Anladın mı taşağını yediğim? Bazıları var ki, bu hayatı 3 milyar yıl da yaşasaları aynı boku yiyecekler, o karakterdeler... Bazı insanlar var ki anneleri orospu olmasa bile orospu çocuğu olmayı tercih ediyorlar. O yüzden siktir edeceksin onları sen, onlara yapacak bir şey yok, taşa hayat veremezsin ya sen? Çoğunlukta bile olsalar takmayacaksın onları sikine. Kimse bilmiyor bile olsa doğru yine doğrudur, bunu unutma. 

Valla güzelim başından beri diyorum ben hümanist değilim diye, götü boklu sığırın peşinden koşamam ben aman beyimiz bir şeyleri anlasın, farketsin diye. Bu kadar sığırlık yapan zaten uyanmasın amına koyim, siktirsin gitsin hayatı boyunca sömürülsün pezevenk. Sen elinden geleni yap tabi yine de onun gözünü açmak için, ama abartma, o çaba göstermezse biryerden sonra bırak. Bırak o senin götünde dolansın "gerçeği" öğrenmek için, sen onun değil... Dolanmıyorsa o zaten olayı da anlamamıştır, treni de kaçırmıştır... Sığır olmaya mahkum bir pezevenktir o, kusura bakmayın ben Mevlana değilim, herkesin hakkı neyse o. 

Hani bazen şunu düşünüyorsunuzdur, "iyi de dayı, bazıları bu dünyaya cennet gibi bi hayatı yaşamak için doğuyo, o adamla fakir adam aynı cennete mi gidecek şimdi?"

İyi de hacım, 400 metre yarışlarını düşün, atletleri düşün.


Bu yarışın başlangıç anı, bak görüyo musun pistin merkezine yakın konumdaki atlet en geriden başlıyor. Yarıçapı yüksek kısımdaki atlet en ileride başlıyor. Fakat aslında onların hiçbiri ne ileride, ne de geride başlıyor, hepsi eşit mesafe koşacaklar birazdan. 

İnsanoğlu bile sikimsonik matematik hesaplarıyla bu adaleti sağlayabiliyorken, Tanrı bunu sağlayamaz mı sanıyorsun?

Pistin uzak çaplı bölümünde koşan atlet zengindir, önde başlıyor gibi gözükür fakat onun da koşacağı mesafe diğer "fakir" atletlerle aynıdır.

Şöyle düşün amına koyim, milyoner ve mutlu mesut bir ailenin ferdi olarak dünyaya gelmiş adamdan belki de 100'lük sınav kağıdı vermesi bekleniyordur bu dünyada. Ama cahil, fakir ve imkânları kısıtlı olarak dünyaya gelmiş olan adam 50'lik kağıt verse de geçiyordur belki, ehehe kapiş?

Ben kendi çabalarımla ilahi adaleti size ancak bu kadar açıklayabilirim, haşa ehehe. Neyse filme devam edelim biz.

Victor "tüm bunlar oyundu laa, sen kork diye yaptık ehehe" diye sıkınca bizim Bill yemiyor bunu tabi. "İyi de yarram, ben gittim gördüm bu beni kurtaran kadını öldürdünüz, nasıl bi oyun ki bu sonunda bir insan öldürüyorsunuz" diye çıkışıyor.
"Sevişmekten yorgun düştü, senin için kendini feda etmedi o kadın, o olayla bir ilgisi yok ölümünün, tesadüfi bunlar" diye sıçıp sıvıyor Victor.
Hala ısrarla sana tüm bu olanları "olağan" şeylermiş gibi kakalamaya çalışıyorlar... Görüyor musun? Ey öküzün toprağa sıçtığı bok kadar aklı olmayan ekşici, görüyor musun Kubrick'in sana vermek istediği mesajı?

İyice yerleşti mi kıt kafana? Kubrick dahi bir adam ama karşısındaki sığır sürüsü iyice anlasın diye bu sahneleri tekrar tekrar veriyor... Kubrick burada diyor ki: "Madem elinde yeterli sayıda delilin/işaretin var, hala onların salak yalanlarına inanma. Onlar sana her şey normalmiş gibi hissettirmeye çalışsa da inanma".

İşte sen sığır ekşici, sen önyargılı yobaz ekşici... Sen bu yüzden gözünü açan insanlara "komplocu" diyorsun, çünkü sen her şeyin en doğrusunu bildiğini sanan fakat özünde hiçbir bok bilmeyen kibirli bir öküzsün. Sen Victor'un gerizekalıca yalanlarına ikna olan bir dangalaksın. Sen Kubrick'in bu imalarla ve mesajlarla dolu filmini "kadın erkek ilişkilerini anlatıyo üstad yeeeaaa :))))" diye yorumlayan bir sik beyinlisin. Başka da hiçbir bok değilsin. Sana yemin ederim ki sen bundan fazlası değilsin.

Sen sistemin sana yutturmaya çalıştığı hapı yutmaya dünden razı olan bir öküzsün, çünkü keyfinin yerinde olduğunu düşünüyorsun. Fakat senin "sürekli" bir keyfin yok, sen hiç savaş görmedin, sen hiçbir sikim görmedin 80'li jenerasyonun sığır ekşicisi... 80'lerin sonunda 90'ların başında çocuk olmayı bir marifet sanıyorsun ama senin jenerasyonun şu amına kodumun hayatında hiçbir sikim görmedi ekşici (istisnalar kaideyi bozmaz ulan, Bosnalı kardeşlerimize saygılar sevgiler). Sen bir sığırsın ekşici, bunları göremiyorsun, amına kodumun Pink Floyd dinleyen yobazı seni... Yobazlık sadece sarık takmakla olmuyor.

Bak şimdi o ayindeki kadının, yani Mandy'nin ölümünü nasıl açıklıyor farmason arkadaşımız Victor;


İşte bir insanı yaftalamak bu kadar kolay. "O zaten uyuşturucu bağımlısıydı, o yüzden öldü amına koyim bizle ne alakası var?".

Gerçi ben o kadar ünlü değilim ama yine de birilerinin dikkatini çekmişimdir muhakkak, belki yarın öbür gün başıma bir şey gelirse benim için de şey derler "babasını kaybetmiş, intihara da teşebbüs etmiş, manyaktı bu zaten kafayı yemiş işte".

Yaparlar bunu ehehe. Valla olur bak, hayat bu, belli mi olur?

John Lennon bile ne dedi; "Başıma bir şey gelirse bilin ki bu bir kaza değildir".

Ve gencecik yaşında bir cinayete kurban gidiyor bu adam...

İşte insan hayatı bu amına kodumun dünyasında bu kadar ucuz, çünkü bizler bir birlik değiliz, planlı ve örgütlü hareket edemiyoruz bu ibnelerin yaptığı kadar. Kuru kuruya iyi niyet hiçbir sikim ifade etmez, biz de şerefsiz olan bu götler kadar planlı hareket etmeliyiz. Tamam mı taşağını yediklerim?

İşte o ayinde kurban edilen kadının yani Amanda'nın ölümünü böyle açıklıyor Victor. Bir gece önce o karıyı sikip bayıltmıştı hatırlarsanız ehehe, şu soğukkanlılığa bakın.
Size "normal olmayan şeyleri normalmiş gibi kabul ettiriyorlar" dediğimde ne demek istediğimi anladınız mı şimdi? İşte amına kodumun aklı bir, Kubrick de onu diyor, hem de bu gerizekalı sikko'dan 12 yıl önce diyor bunları Kubrick.

Filmin son sahneleri... Bill kiraladığı kostümleri geri verirken maskesi bunların arasından çıkmamıştı. Ve eve döndüğünde bu maskeyi karısı Alice'in yanı başında görüyor. Yani adamlar diyor ki "senin götündeki donu alırız haberin bile olmaz", bunun üzerine Bill ağlıyo zırlıyo işte.
Tamam her şeyi gören gözünüz ile her şeyi görüyorsunuz, eyvallah. Görün tamam da ne sikim yapabilirsiniz ulan amına koduklarım? Yiğidin malı meydandadır amına koyim, gelin beni de görün, ip numaramı bulursunuz Google'dan ehehe.

Ben bunları siz korkun diye anlatmıyorum ciğerler, "ciddi"ye alın diye anlatıyorum. Çünkü insanoğlu göttür, yumurta kapıya dayanmadan hiçbir bok yapmaz, azcık korkutmak gerekir onu. Ama azcık stres bile iyi bir şeydir, zira o stres seni Öss'ye çalışmak için motive etmiştir lise yıllarında. Azcık enflasyon bile iyi bir şeydir ekonomide, zira o enflasyon hareketlilik ve dinamizm getirir ekonomiye. Ekonomi okuyorum sikerim ananızı bana laf anlatmayın. Bu "Illuminati" korkusunun da birazı iyidir, çünkü onları ciddiye almanızı sağlar, zira ciddiye alınmaya değecek güçteler. Hatta çok güçlüler. Fakat "bir" olduk mu, "birlik" olduk mu onların anasını sikeriz, no problem ehehe.

"Fuck", kibar çevirmenlerimiz bunu "düzüşmek" olarak çevirmişler. Kubrick'in son filmi olan Eyes Wide Shut'ın son cümlesi "Fuck"... Kubrick sinema kariyerini "fuck" kelimesi/cümlesi ile sonlandırıyor.
Filmi seyredenler bilir ki filmin bu sahnesi bir alışveriş merkezinde geçiyor, ve Alice'in etrafında tonlarca yıldız beliriyor bu sahelerde. Evet tüm bu yıldızlar zihin kontrolü sembolojisi, fakat ben konuyu "komplo teorisi" olarak görmeyin diye bu tür yoruma açık sembolleri katmadım bu yazıya. Yoksa bana bıraksanız daha neler neler çıkar bu yazıdan da neyse ehehe.

Canolar, benim kafa da kıyak şu an, yazıyı bitirmek mecburiyetindeyim ve filmin son sahnelerini biraz hızlı geçtim o yüzden. Fakat siz Kubrick abimizin bize bırakmak istediği mesajı aldınız sanıyorum.

Ve şimdi size son olarak birkaç fantastik bilgi daha veriyorum...

Kubrick, Eyes Wide Shut'ı esinlendiği Traumnovelle adlı romanı 1960'lı yıllarda, "2001: A Space Odyssey" adlı kült filmi çekerken okuyor ve Eyes Wide Shut'ı çekme kararını da o zaman alıyor.

Kubrick'in kült filminin adı: 2001: A Space Odyssey
Kubrick'in ölüm tarihi: 7 Mart 1999

Peki tahmin edin bu iki tarih arasında kaç gün var?

Kubrick'in ölüm tarihi olan 7 Mart 1999 ile, en ünlü filmlerinden birine konu olan 1 Ocak 2001 tarihi arasında tam tamına 666 gün var...

Buyrun hesaplayın isterseniz, tam 666 gün: http://iki-tarih-arasindaki-gun-sayisini.hesaplama.net/ (bu da nasıl bir site ismi amına koyayım)

İşin içinde sanki ritüelistik bir hava var di mi? Yok canım... Bu yazıda dile getirdiğim 1209485 şey gibi bu da bir tesadüf... 

Bakın canını yediklerim, ben kendim ikna olmadığım, inanmadığım hiçbi şeyi sizinle burada paylaşmıyorum, fakat bu demek değildir ki ben yanılmam, tabi ki yanılırım amına koyayim. Ben kimim? İyi güzel de, buraya kadar yazdığım 70 küsür yazıda, 500 sayfalık kitap olacak kadar yazıda, ben sürekli mi yanıldım amına koyayım ya?

Anlattıüğım her şey mantık çerçevesinde değil miydi? Her şey birbiriyle tutarlı değil mi? Be amına koduklarım ben daha size muhtarlıktan imzalı mühürlü ikametgâh belgesi mi getireyim neyi bekliyorsunuz ulan benden? CIA ofisine mi sızayım? Be ağzına bacağımı soktuklarım, ben her insanın ulaşabileceği bilgileri bir araya topluyorum ve puzzle'ın parçalarını birleştirmenize yardımcı oluyorum. Ananızı sikeyim sizin eğer hala bunları göremiyorsanız, ananızın bi günahı yok belki ama yine de sikeyim onu ben.

Ve size son olarak bir şey daha söyleyeyim.

Söyleyeyim ki bu amına koduklarım bu sistemi nasıl oturtmuşlar görün, söyleyeyim ki bu sistem nasıl yalanlar üzerine bir sistemmiş görün.

Tom Cruise'un evine gittiği bir orospu karı vardı hatırlayın, evinde sosyoloji kitabı vardı ve 1 dakika kadar kadrajda kalıyordu o kitap.

Olum bakın, bu adamlar dünyaya ne makina mühendisleriyle, ne genetik mühendisleriyle, ne de tıpçılarla yön veriyorlar. Dünyaya yön veren bilim sosyolojidir.

Sosyoloji nedir? En basit ifadeyle "toplum bilimi".

Bu dünya üzerindeki insanların yönelimlerini, psikolojilerini, sürü psikolojisine yön veren etmenleri inceleyen bilimdir sosyoloji.

O yüzden bu anasını siktimin dünyasında "sosyoloji" denen bölüm üniversitelerde rağbet görmez.

Rağbet görse ne olacak? Mezunları iş bulamayacak... Zaten iş bulamasınlar ki diğerleri de bunu görüp bu dala yönelmesin, toplumda bu bilim dalı istihdam edilemesin. Herkes mühendis olsun ki uzaya çıkalım, çağ atlayalım, he amına koyayım he.

Neden tüm zeki çocuklar "sayısal" bölümüne yönlendirilirler lisede? Müyendiz olsun, doktur olsu diye di mi? E amına koyim artık sikini sallasan mühendise denk geliyor amına kodumun toplumunda, ee noluyor? Uzaya mı çıkarıyor bizi bu sığır mühendisler?

Bu adamlar dünyayı, toplumları, insanları "sosyoloji" bilimi vasıtasıyla yönetiyorlar. Medyayı ele geçirirlerse dünyayı da ele geçirmiş olacaklarını bu sayede keşfettiler 20. yüzyılın başında.

48 tane çocuğum olsa tekine bile mühendis ol demem, kendi çok can atıyorsa o ayrı, ama ben özellikle mühendis olsun istemem. Mühendisler alınmayın olum sizi kötülemiyorum lan, oyunun kuralı buysa elbette ki kuralına göre oynayacaz biz de. Bu dünya "burada sürün, ahirette kralsın boolum" dünyası değildir, fakat elinden geldiğince hayata SEN şekil vermeye çalış. Birilerinden bir şeyler bekleme sürekli. 

Bu son dediğimi ekşiciler şu yolla yapıyorlar: "olmamış, saçma, beğenmedim."

Ulan orospunun sıçtığı, başkalarının dayattığına uymamak bu değildir. Başkalarının dayattığına uymayacaksın fakat kendin yapacaksın bir şeyler, kendin çabalayacaksın. Oturduğun yerden sikini taşağını yaya yaya elini taşın altına sokan insanlara "olmamış" demek EN BÜYÜK orospu çocukluğudur. "Sözde" filozoflara ihtiyacı yok bu memleketin, elini taşın altına sokabilen, yürekli ve bilinçli insanlara ihtiyacı var...

Bu memleketin de, dünyanın da, insanlığın da oturduğu yerden ahkâm kesen orospu çocuklarına ihtiyacı yok.

Amatör ruhla profesyönel işler çıkaracak insanlara ihtiyacı var bu dünyanın.

Bizim de çabamız bu yöndedir.

Anlayana.

http://michaelsikkofield.blogspot.com.tr/2011/07/stanley-kubrick-zihin-kontrolu-ve.html